Avrupa Birliği’nin Schengen rejimi, artık bir vize sistemi değil, doğrudan bir aşağılama makinesi. Türk vatandaşlarının Avrupa’ya seyahat etmek için yaşadığı çile öyle bir noktaya geldi ki, diplomatik dilin incelikleriyle tarif etmek mümkün değil. Buna ancak zorbalık diyebiliriz.

Bir insanı, bir öğrenci ya da iş insanını Avrupa kapılarında aylarca süründürmek, sonunda da “sen layık değilsin” diyerek reddetmek, hangi medeni değerlere sığar? Hangi insan hakları belgesinde bunun yeri var? Avrupa’nın kendine biçtiği o büyük demokrasi ve özgürlük elbisesinin altında, Türk vatandaşlarına reva görülen şey aşağılayıcı bir prosedürden ibaret.

Son 15 yılda Türk vatandaşlarının cebinden çıkan 775 milyon euro, yani bugünkü kurlarla milyarlarca lira, yalnızca bir “denenme hakkı” için ödendi. Üstelik bunun karşılığında her 6 başvurudan biri doğrudan reddedildi. Bunu yapan kurumlar ise utanmazca “ret oranımız düştü” diye açıklamalar yapıyor. Ne büyük başarı(!), yüzde 16’dan yüzde 15’e düşürmüşsünüz. 2015’teki yüzde 9’luk oranın neredeyse iki katı olan bu oranla kimi kandırıyorsunuz?

Özellikle öğrenciler ve iş insanları için durum daha vahim. Hayatlarını, eğitimlerini, yatırımlarını, iş bağlantılarını etkileyen bu keyfi uygulamalar, Avrupa’nın Türkiye’ye karşı yürüttüğü görünmez ekonomik savaşın bir parçası hâline gelmiş durumda. İnsanların Avrupa’yla iş yapma isteğini kırmak, bağlarını koparmak ve Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için kullanılan bu yöntem, açık bir siyasi şantajdır.

Avrupa’ya buradan açıkça sesleniyorum: Bu ikiyüzlü politikanızla neye hizmet ediyorsunuz? Sizin değerleriniz, sözleşmeleriniz, insan hakları ve serbest dolaşım masallarınız ne işe yarıyor? Kendinizi sorgulayın. Bu vize çilesi artık ne ekonomik ne diplomatik ne de insani olarak izah edilebilir.

Türkiye’nin de artık buna karşı sessiz kalmaması gerekiyor. Onurumuzu, vatandaşlarımızın onurunu ve emeğini ayaklar altına alan bu uygulamalara karşı daha sert ve net tavır almak şart. Avrupa’nın utancı olan Schengen zorbalığına karşı bir an önce karşı tedbirler geliştirilmelidir.

Çünkü mesele artık sadece bir vize değil, bir milletin onurudur.