Seyahat acentacılığı bir sektör değil, bir misyondur. Ama ne yazık ki bugün Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), bu misyona sırtını dönmüş görüntü veriyor. Aylin Özsavaş’ın Taxim Hill Otel’deki toplantısında dile getirdiği gibi, “koltuğa değil üyeye hizmet zamanı”. Bu söz, sadece bir slogan değil, TÜRSAB’ın yeniden kimliğini kazanması için bir çağrı.
Vizyonsuzluk ve Aidetsizlik
Özsavaş’ın çok haklı tespitiyle başlayalım: TÜRSAB’ın köklü 50 yıllık tarihi, son dönemde vizyon kaybıyla gölgelendi. Kurumsal büyüme, sektör talepleriyle uyumlu dönüşüm olmadan gerçekleşti. Yönetim kararları, üyeye değil çevrelere odaklandı; eleştiri ile bağ kurmak yerine uzaklaşan bir yapı oluştu.
Bu, yalnızca yönetim tarzıyla ilgili bir sorun değil — aidiyet eksikliğinin göstergesi. Özsavaş’ın belirttiği gibi, 2022’den 2025’e seçimlere katılan acente sayısı azalırken, toplam acente sayısı artmış durumda. Bu ters manzara, birliğin üyeleriyle kurduğu bağın zayıflığını yansıtıyor.
Seçim Süreci: Şeffaflıktan Çok Sis
Seçim tarihleri resmi olarak duyurulmadan oteller kapatılıyor, odalar belirli gruplara tahsis ediliyor, “bizim adayımız” denilenler organize edilmeye çalışılıyor… Özsavaş’ın “kendi cumhuriyetinizi mi ilan ettiniz?” sorusu boşuna değil. Demokratik süreçler adına bu kadar eksik ve örtülü davranmak, meşruiyeti zedeler.
Öte yandan, 24. Olağan Genel Kurul kararı olan “delegelerin ulaşım ve konaklaması TÜRSAB tarafından sağlanacaktır” hükmünün uygulanmadığı iddiası, evrensel adalet kavramıyla çelişir. Karar almak kolaydır; uygulamak, inandırıcılık getirir.
Sektörün Derin Yaraları: Teknoloji, Kayıtdışılık, Finansal Baskı
Özsavaş’ın söylemine ek olarak, TÜRSAB’ın sorunları yalnızca iç yönetimsel değil, sektörel sorunlarla da iç içe:
Kayıtdışı ve belgesiz acentacılık: Belgesiz acentelerle çalışan turist deneyiminin ülke imajını zedeleyeceği sıkça dile getiriliyor.
İşletme belgesinin iptali: 2025’te pek çok acentenin işletme belgesi iptal edilmiş durumda. Belge iptali, sektörde güvensizlik tohumları ekiyor.
Teknoloji ve dijital dönüşüm eksikliği: Seyahat acentalığı artık klasik katalog işi değil; dijital pazarlama, veri analitiği, çevrim içi rezervasyon sistemleri ile var olabiliyor. Ancak birçok acente bu dönüşümü yapamıyor.
Disiplin cezaları & üyelikten çıkarma: Disiplin süreçlerinde kapatma talepleri gündeme geliyor; bu da birlik içi gerilimi artırıyor.
Küçük ve orta ölçekli acentaların sıkıntıları: Teminat, finansman, haksız rekabet gibi mali baskılar orta ve küçük ölçekli firmaları boğuyor.
Çözüm Olarak “Yapılmayanları Yapmak”
Özsavaş’ın konuşmasında vurguladığı “çözüm odaklı yaklaşım”, gerçekte sektörde umut olabilir. Ama bunun sadece lafla kalmaması, somut adımlarla desteklenmesi gerekir. İşte öneri niteliğinde yol haritaları:
1. Şeffaf yönetim ve karar süreçleri
Seçim tarihleri, organizasyon yerleri, aday kriterleri açıkça ilan edilmeli.
Yönetim kurulunda denetim mekanizmaları güçlendirilmeli; dış denetim ve üyelerin izleme hakkı garanti altına alınmalı.
2. Üye odaklı hizmet anlayışı
Küçük acentelere özel destek paketleri (finansman, eğitim, teknoloji altyapısı).
Acentelerin sahadan gelen taleplerine hızlı geri dönüş mekanizmaları kurulmalı.
3. Teknolojik dönüşüm yaygınlaştırılmalı
Ortak rezervasyon sistemleri, dijital pazarlama altyapıları TÜRSAB çatısı altında desteklenmeli.
Veritabanları, akıllı analiz sistemleri ile sektör izlenebilir hale getirilmeli.
4. Denetim & etik standartlar
Uygulanan disiplin cezaları açık, adil ve şeffaf olmalı.
Uyum yönetimi ile, Genel Kurul kararlarının uygulanması takip edilmeli.
5. Sektör temsili & dış ilişkiler
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Rekabet Kurumu, yerel yönetimler ile koordinasyon artırılmalı.
Uluslararası turizm örgütlerine entegrasyon, Türkiye’nin marka değerine katkı sağlar.
“Ben” Değil “Biz” Diyebilmek
Aylin Özsavaş’ın kapanış cümlesi, “Ben değil, biz varız!” salt bir siyaset söylemi değil, TÜRSAB’ın yeniden dirilişi için manifesto gibidir. Koltuğa değil üyeye hizmet eden, adalet ve şeffaflık üzerine kurulmuş bir TÜRSAB hedefi vaat ediliyor.
Ancak bu manifestonun öznesi yalnızca bir aday değildir: Bu manifestoyu var eden, o koltuğu gerçek sahiplerine, seyahat acentalarına teslim edecek bir değişim ruhudur. Bu ruhu inşa etme süreci, seçim kazanmak kadar zor; ama kaybetmekten çok daha değerlidir.