Ekonomi dediğin, bazen iç çamaşırı satışlarına bakarak anlaşılan bir bilim dalıdır. Evet, yanlış duymadınız! Eğer erkekler iç çamaşırı almıyorsa, kriz kapıda demektir. Çünkü erkekler, “Dışarıdan görünmeyen yerde tasarruf yapayım da kimse fark etmesin” diye düşünüyor. Eski FED Başkanı Alan Greenspan bile bu göstergeye bakıyormuş. Demek ki iç çamaşırı, sadece rahatlık değil, ekonomik bir göstergeymiş! “Kot pantolonun altında kim ne giydiğini bilecek ki?” diye düşünen erkekler, aslında ekonomiyi çökertiyor olabilir!
Peki ya ruj satışları? Ekonomi kötüye gidince kadınlar lüks harcamaları kısıyor ama kendini şımartmak için ufak bir ruj alıveriyor. “Araba alamam ama ruj alırım” mantığı! 90’lardan beri bu endeks, krizleri öngörmede oldukça başarılı. Yani bir dahaki sefere ruj satışları patladığında, “Eyvah, ekonomi bozuluyor!” diye telaşlanabilirsiniz. Ama olsun sevgili kadınlar en azından dudaklarınız daha güzel görünecek:)
Şampanya ve köpüklü şarap satışları da bir başka ilginç gösterge. Ekonomi kötüye gidince insanlar kutlamayı bırakıyor. 2008 krizinde zenginler bile şampanya içmeyi bırakmış, kemerlerini sıkmaya başlamış. Yani bir dahaki sefere şampanya satışları düştüğünde, “Kriz geliyor, şampanyayı kapa!” diyebilirsiniz. “Kutlama yok, şampanya yok, hayat bitti!” diye düşünenler, aslında ekonomiyi kurtarıyor olabilir.
Ağrı kesici satışları da ekonomik krizin habercisi olabilir. Stres arttıkça baş ağrıları da artıyor, insanlar ağrı kesicilere yöneliyor. 2008 krizinde aspirin ve Tylenol satışları %8 artmış. Yani eğer eczanelerde kuyruk varsa, “Ekonomi kötüye gidiyor” diye düşünebilirsiniz. “Başım ağrıyor, ekonomi de ağrıyor, her şey ağrıyor!” diyenler, aslında ekonomist olmaya aday!
Araba satıcıları erken kapanıyorsa, bu da kötüye işaret. Ekonomi kötüleşince insanlar yeni araba almayı erteliyor. 2008’de birçok bayi erken kapanmış, ardından da büyük bir ekonomik durgunluk gelmiş. Yani bir dahaki sefere araba satıcıları erken kapattığında, “Amanın, kriz geliyor!” diye telaşlanabilirsiniz. “Arabayı almayın, krizi alın!” diyen satıcılar, aslında ekonomiyi kurtarıyor olabilir.
Bira satışları da ekonomik durumu ele veriyor. Ekonomik sıkıntılar başlayınca insanlar barlarda bira içmeyi bırakıp marketlerden ucuz bira alıp evde içmeye başlıyor. 2008 krizinde Avrupa’da barlardaki bira satışları düşerken, süpermarketlerdeki bira satışları fırlamış. Yani bir dahaki sefere markette bira stokları tükenirse, “Kriz geliyor, birayı kap!” diyebilirsiniz. “Evde bira içmek daha ekonomik, hem kimse görmüyor!” diyenler, aslında ekonomist olmaya aday!
Big Mac endeksi de oldukça ilginç. Bir Big Mac’in fiyatı, ülkelerin döviz kurundaki dengesizlikleri gösteriyor. The Economist dergisi, farklı ülkelerdeki Big Mac fiyatlarını karşılaştırarak para biriminin aşırı değerli olup olmadığını ölçüyor. Yani fast food, sadece karnımızı doyurmuyor, aynı zamanda finansal göstergeleri de ele veriyor. “Big Mac yiyerek ekonomi öğrenmek mümkün mü?” diye düşünenler, aslında ekonomist olmaya aday!
İşyeri buzdolaplarının doluluk oranı da ekonomik krizin habercisi olabilir. Eğer çalışanlar dışarıda yemek yerine işyerinde yemek yemeye başladıysa, bu tasarruf sinyali olabilir. Ekonomik kriz dönemlerinde restoran harcamaları azalır, ofis buzdolapları dolar! Yani bir dahaki sefere ofis buzdolabı tıka basa dolduğunda, “Eyvah, kriz geliyor!” diye telaşlanabilirsiniz.
Super Bowl göstergesi de oldukça ilginç. NFC takımı kazanırsa borsa yılı yükselişle kapatıyor, AFC takımı kazanırsa piyasalar düşüşe geçiyor. Yani bir dahaki sefere Super Bowl’u izlerken, “Hangi takım kazandı acaba?” diye merak etmek yerine, “Borsa ne yapacak acaba?” diye düşünebilirsiniz. “Futbol izleyerek ekonomi öğrenmek mümkün mü?” diye düşünenler, aslında ekonomist olmaya aday!
Bebek bezi ve pişik kremi satışları da ekonomik krizin habercisi olabilir. Ekonomi kötüleşince ebeveynler bebek bezinden tasarruf ediyor, pişik kremi satışları artıyor. 2009’da bebek bezi satışları %9 düşerken, pişik kremi satışları %2,8 artmış. Yani bir dahaki sefere pişik kremi satışları arttığında, “Eyvah, kriz geliyor!” diye telaşlanabilirsiniz. “Bebek bezinden tasarruf edip, pişik kremiyle idare edelim!” diyenler, aslında ekonomist olmaya aday!
Dondurulmuş pizza satışları da ekonomik krizin habercisi olabilir. Restorana gitmek pahalıysa, insanlar evde yemek yapmaya yöneliyor. 2008 krizinde dondurulmuş pizza satışları patlamış. Yani bir dahaki sefere dondurulmuş pizza satışları arttığında, “Eyvah, kriz geliyor!” diye telaşlanabilirsiniz. “Pizza yiyerek ekonomi öğrenmek mümkün mü?” diye düşünenler, aslında ekonomist olmaya aday!
Korku ve açgözlülük endeksi de yatırımcı psikolojisini ölçüyor. Açgözlülük yüksekse, piyasada balon riski var. Korku yüksekse, yatırımcılar çekingen ve kriz kapıda olabilir. 2008’de “korku” seviyesi rekor kırmış. Yani bir dahaki sefere yatırımcılar korku içindeyse, “Eyvah, kriz geliyor!” diye telaşlanabilirsiniz. “Korku ve açgözlülük arasında gidip gelmek, aslında ekonomist olmak demek!” diyenler, aslında ekonomist olmaya aday!
Beyaz peynir tüketimi de Türkiye’de ekonomik krizin habercisi olabilir. Ekonomik kriz dönemlerinde beyaz peynir tüketimi artıyor, diğer süt ürünlerinin satışları düşüyor. İnsanlar ucuz ve besleyici olan peynire yöneliyor. Yani bir dahaki sefere beyaz peynir satışları arttığında, “Eyvah, kriz geliyor!” diye telaşlanabilirsiniz. “Peynir yiyerek ekonomi öğrenmek mümkün mü?” diye düşünenler, aslında ekonomist olmaya aday!
Sonuç olarak, ekonomik krizleri tahmin etmek için sadece resmi verilere değil, günlük hayattaki değişimlere de bakmak gerekiyor. İç çamaşırı satışlarından ruj tüketimine, bira tercihlerinden ağrı kesici satışlarına kadar her şey bir ekonomik sinyal olabilir! Sizce en ilginç gösterge hangisi?