2024 yılı itibarıyla altın fiyatlarındaki yükselişin arkasındaki nedenler arasında merkez bankası alımları öne çıkıyor. Avrupa Merkez Bankası’nın Haziran 2024 raporuna göre, merkez bankalarının toplam talebi küresel altın talebinin yüzde 20’sinden fazlasını oluşturdu. Bu oran, 2010’lu yıllarda yüzde 10’un altında seyrediyordu. Ancak resmî rezerv verileri bu talep artışını tam olarak yansıtmıyor.
Bildirilen rezerv artışı sınırlı kalıyor
Uluslararası Para Fonu’na (IMF) yapılan gönüllü raporlamalara göre, merkez bankalarının altın rezervleri son 12 ayda yalnızca 228 ton artış gösterdi. Bu artış, tarihsel ortalamalara göre düşük seviyede kalıyor. Ancak Dünya Altın Konseyi (WGC) tarafından yayınlanan tahminlerde, merkez bankalarının toplam alımları aynı dönemde 804 ton olarak hesaplanıyor. Bu fark, “bildirilmeyen” resmî alımlardan kaynaklanıyor.
Tahminlerin temelinde açıklanmayan işlemler yer alıyor
Resmî rezerv verilerinde yer almayan alımlar, büyük ölçüde tahmin modelleriyle belirleniyor. Bu modellerin kaynağını, değerli metaller piyasasında uzmanlaşmış bağımsız danışmanlık firması Metals Focus sağlıyor. Metals Focus, rafineri, maden şirketi ve külçe satıcılarıyla yapılan doğrudan görüşmelere dayanarak, merkez bankaları ve egemen varlık fonları gibi kurumların toplam net alımlarını hesaplıyor. Ancak bu veriler kamuya açık değil ve metodolojik farklılıklar yorum farkı doğurabiliyor.
Varlık fonlarının büyüklüğü merkez bankalarını yakaladı
Altın piyasasındaki resmi olmayan büyük alıcılar arasında egemen varlık fonları ön plana çıkıyor. Metals Focus tarafından izlenen bu fonların toplam portföy büyüklüğü yaklaşık 13 trilyon dolara ulaşmış durumda. Bu miktar, merkez bankalarının toplam döviz rezervleriyle aynı seviyeye denk geliyor. Dolayısıyla bildirilmeyen altın alımlarının önemli bir kısmının merkez bankaları yerine bu fonlar aracılığıyla gerçekleştiği değerlendiriliyor.
Şeffaflık sorunu fiyatlamayı etkiliyor
Altın piyasasında arz ve talep dengesi üzerine yapılan değerlendirmeler, kamuya açık veri eksikliği nedeniyle büyük ölçüde tahminlere dayanıyor. GSYİH ve enflasyon gibi makroekonomik göstergelerin aksine, altın alım verileri şeffaf değil. Metals Focus’un tahminleri profesyonel standartlara uygun olsa da, kullanılan bilgi kaynakları kamu erişimine kapalı. Bu durum, fiyat hareketlerinin yorumlara açık kalmasına neden oluyor.
Yaptırımlar sonrası fiziki rezerv eğilimi güç kazandı
Rusya Merkez Bankası, 2022 yılında altın alımlarını IMF’ye raporlamayı bıraktı. Aynı yıl büyük miktarda fiziki altın alımı yaptığı tahmin ediliyor. Bu durum, özellikle yaptırımlara maruz kalma riski taşıyan ülkeler için altını tekrar rezerv aracı olarak öne çıkardı. Dondurulma riski taşıyan finansal varlıklar yerine fiziksel varlıklara yönelim, altına olan talebi desteklemeye devam ediyor.
Veri geçiş süreçleri belirsizliği artırıyor
WGC, 1999’dan 2010’a kadar veri tahminleri için GFMS Thomson Reuters ile çalıştıktan sonra, 2014 yılında bu görevi Metals Focus’a devretti. Bu geçiş süreci dört yıl boyunca “hibrit” yöntemle yürütüldü. Eski ve yeni kaynakların ağırlıkları kademeli olarak değiştirildi. Bu yöntem, talep tarafı verilerde yorum payının ne kadar yüksek olduğunun bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Piyasada görünmeyen talep fiyatlamayı yönlendiriyor
Altın fiyatlarının yönünü sadece merkez bankası alımlarıyla açıklamak, piyasadaki dinamikleri tam anlamıyla yansıtmıyor. Bildirilmeyen alımları temsil eden tahminlerin merkezinde 13 trilyon dolarlık varlık fonları bulunuyor. Resmî verilere yansımayan bu büyüklükteki talep, altın fiyatlarında belirleyici rol oynayabilecek kadar güçlü bir etki yaratıyor. Bu nedenle piyasanın temel aktörlerinin yalnızca resmî kurumlarla sınırlı olmadığını kabul etmek gerekiyor.