2026’ya yaklaşırken küresel ekonominin nasıl bir seyir izleyeceğine yönelik tahminler zayıf büyüme beklentisini güçlendiriyor. IMF, Dünya Bankası ve BM gibi kurumların projeksiyonlarında küresel ekonomik aktivitenin kademeli olarak yavaşlayacağı görülürken, resesyon riskinin belirginleştiği değerlendiriliyor.
IMF, küresel büyümenin 2024’te yüzde 3,3 seviyesinde gerçekleşmesinin ardından 2025’te yüzde 3,2’ye, 2026’da ise yüzde 3,1’e gerilemesini öngörüyor. Dünya Bankası ve BM’nin 2025-2026 ortalaması için yüzde 2,3-2,5 büyüme beklentisi paylaşılıyor. Morgan Stanley küresel büyümeyi yüzde 3-3,1 bandında tahmin ederken Oxford Economics yüzde 2,8’lik projeksiyonla yavaşlama trendine dikkat çekiyor.

Küresel göstergeler resesyon riskini işaret ediyor
Baltık Kuru Yük Endeksi’nin 2025-2026 için 2024 seviyelerinin altında kalacağı yönündeki beklentiler, uluslararası ticaret ve navlun fiyatlarına ilişkin zayıf görünüme işaret ediyor. Kuruluşlar, jeopolitik gerilimler, ekonomik politika belirsizlikleri ve artan gümrük tarifesi risklerinin büyüme dinamiklerini baskıladığını belirtiyor.
Oxford Economics’in değerlendirmesine göre 2026’da ABD liderliğini sürdürürken Çin ekonomisi stabilize oluyor ancak rekabet baskısını gelişmiş ekonomilere kaydırıyor. Euro Bölgesi ve Japonya ise yapısal zorluklar nedeniyle daha zayıf bir görünüm sergiliyor.
ABD büyümesi yapay zekâ yatırımlarıyla destekleniyor
Analizlerde ABD ekonomisinin son dönemdeki büyüme performansının büyük ölçüde yapay zekâ yatırımları, veri merkezleri ve teknoloji şirketlerinin piyasa değerlerindeki artıştan kaynaklandığı belirtiliyor. Barclays’in derlemesine göre YZ harcamalarının yılın ilk yarısında büyümeye katkısı yıllıklandırılmış bazda yaklaşık yüzde 60 olurken, toplam büyüme yüzde 1,6 seviyesindeydi.
JP MORGAN hesaplamaları, teknoloji hisselerinde yaşanan değer artışının hanehalkı tüketimine son bir yılda 0,9 puan katkı sağladığını gösteriyor. BANK OF AMERICA ekonomistleri, başlıca teknoloji şirketlerinin toplam sermaye harcamalarının 2025’te 344 milyar dolara, 2026’da ise 404 milyar dolara çıkabileceğini öngörüyor.
Finansal kırılganlıklar güçleniyor
Analizlere göre yüksek P/E oranları ve güçlü piyasa beklentileri riskleri artırıyor. S&P 500 endeksinde yüzde 20-30’luk bir düşüşün GSYH büyümesini bir yıl içinde 1-1,5 puan aşağı çekebileceği, yapay zekâ yatırımlarının yavaşlaması halinde bu etkinin artabileceği belirtiliyor. YZ yatırımlarının önemli kısmının borç ve kaldıraçla finanse edilmesi, kredi piyasalarında kırılganlıkları öne çıkarıyor.
ABD tahvil piyasasında görülen “ters getiri eğrisi”nin tarihsel olarak resesyon öncesi dönemlerde ortaya çıktığı hatırlatılırken, ABD ekonomisinin 2026’ya yüksek teknolojili ancak kırılgan bir büyüme bileşimiyle girdiği değerlendiriliyor.
Küresel görünümde riskler artıyor
Kurumların ortak projeksiyonları, dünya ekonomisinin 2026’ya zayıflayan büyüme momentumu, artan jeopolitik gerilimler ve finansal kırılganlıklarla ilerlediğini ortaya koyuyor. Bu çerçevede küresel resesyon olasılığının güçlendiği belirtiliyor.




