İş sözleşmelerinde yer alan ifadeler, işçilerin alacaklarını tahsil etmesinde belirleyici rol oynuyor. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, yanlış taleple açılan bir iş davasında işçinin tazminat hakkını kaybettiğine karar verdi. Karar, iş sözleşmesi hazırlığında ve dava süreçlerinde dikkat edilmesi gereken hukuki ayrıntılara ışık tuttu.

Dava bir üniversite çalışanının iş sözleşmesiyle başladı

Dava, bir üniversitede hukuk müşaviri olarak görev yapan bir çalışanın, dört yıl süreli belirli süreli iş sözleşmesinin beşinci ayında işveren tarafından feshedilmesi üzerine açıldı. Sözleşmede, iş akdinin süresinden önce feshedilmesi halinde kalan süre ücretinin tazminat olarak ödeneceği belirtilmişti.

Davacı önce ihbar tazminatı talebiyle dava açtı ve kazandı. Ardından ikinci bir davayla, sözleşmedeki cezai şart hükmüne dayanarak bakiye süre ücretine karşılık tazminat istedi.

Yargıtay süreci bozdu

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, davacının sözleşmeye dayanarak cezai şart talep edemeyeceğine hükmetti. Kararda, sözleşmede “cezai şart” yerine “bakiye süre ücreti tutarında tazminat” ifadesinin kullanıldığına dikkat çekilerek, bu ifadenin cezai şart anlamına gelmediği belirtildi.

Daire ayrıca, işverenin “belirli süreli sözleşme objektif koşulları taşımıyordu” savunmasını hakkın kötüye kullanımı olarak değerlendirdi. İşçinin, belirli süreli sözleşmeye güvenerek açtığı davada mahkemenin objektif neden incelemesi yapamayacağı vurgulandı.

Hukuk Genel Kurulu 9. Daire’yi haklı buldu

İş mahkemesinin kararında direnmesi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na taşındı. Genel Kurul, 9. Hukuk Dairesi’nin gerekçelerini yerinde bularak işçi aleyhine kararı onadı.

Kararda, davacının ilk davada ihbar tazminatı talep etmesiyle sözleşmenin belirsiz süreli hale geldiği, bu nedenle artık belirli süreli sözleşmeye ilişkin bakiye ücret tazminatı isteyemeyeceği belirtildi. Böylece davacı işçi, ihbar tazminatı dışında hiçbir alacak elde edemedi.

İki temel hata tazminat hakkını ortadan kaldırdı

Karara göre davacı iki temel hata yaptı. İlki, iş sözleşmesinde bakiye süre tazminatı ile cezai şartın birbirinden açıkça ayrılmamasıydı. İkinci hata ise dava sürecinde önce ihbar tazminatı talep edilmesi oldu. Bu durum, sözleşmeyi fiilen belirsiz süreli hale getirerek işçinin belirli süreli sözleşmeden doğan haklarını ortadan kaldırdı.

Emsal niteliğinde karar

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bu kararı, iş davalarında taleplerin yanlış veya çelişkili şekilde sunulmasının işçi aleyhine sonuç doğurabileceğini açıkça ortaya koydu. Uzmanlar, iş sözleşmelerinde cezai şart, bakiye ücret ve fesih hükümlerinin açık şekilde yazılmasının hem işçi hem işveren açısından büyük önem taşıdığını belirtiyor.