Türkiye’de uzun yıllardır “damda kuş beslemek” olarak bilinen güvercin yetiştiriciliği artık ciddi bir ekonomik sektör haline geldi. Şehir bazlı pazarlar, mezatlar ve sosyal medya üzerinden yapılan satışlar dikkate alındığında, hobi güvercini piyasasının yıllık hacmi 100–150 milyon TL seviyesine ulaştı. 2020 yılında bu rakam yaklaşık 70 milyon TL civarındaydı. Kısa sürede neredeyse ikiye katlanan bu büyüme, sektöre yeni bir ekonomik kimlik kazandırdı.
Ekonomik büyüme kayıt dışı ilerliyor
Uzmanlara göre bu artışın önemli bir kısmı kayıt dışı pazardan kaynaklanıyor. İnternet ve sosyal medya üzerinden yapılan satışların yaklaşık yüzde 70’i resmi kayıtlara girmiyor. Türkiye Güvercin Federasyonu (TGF) posta güvercinlerinde kimliklendirme sistemi kurarak bu boşluğu kapatmaya çalışsa da kostüm ve oyun kuşlarında hâlâ kurumsal takip mekanizması eksik. Bu durum hem ticareti riskli hale getiriyor hem de yüksek bedelli satışlarda hukuki güvenceyi sınırlıyor.
Fiyat skalası ise geniş. Performansı ispatlanmamış genç bir güvercin 100 TL’den alıcı bulurken, yarış deneyimi olan özel ırklar 5.000–10.000 TL arasında satılıyor. Bursa’daki kostüm ırklarında ise rakamlar 100.000 TL’ye kadar çıkabiliyor. Sakarya’da düzenlenen bir festivalde 1.000.000 TL bedelle el değiştiren tepeli güvercin, Türkiye’de bu alandaki rekor olarak kayda geçti.

Yerli üretim yatırımı dikkat çekiyor
Sektör temsilcileri ithal yem ve ilaç bağımlılığına dikkat çekiyor. Güvercin yetiştiriciliğinde kullanılan yem karışımları, vitaminler ve antibiyotiklerin önemli bir bölümü hâlâ yurt dışından geliyor. Uzmanlara göre yerli üretim kapasitesinin artırılması, hem maliyeti düşürecek hem de güvercin sektörünü daha profesyonel hale getirecek.
Ayrıca kuş hastalıkları konusunda uzman veteriner eksikliği, yetiştiricilerin kulaktan dolma bilgilerle tedavi yapmasına neden oluyor. Uzmanlar, egzotik hayvanlara odaklı veteriner klinikleri ve sertifikalı damızlık çiftliklerinin kurulmasının sektörde yeni iş alanları yaratabileceğini belirtiyor.

Ticaretin kalbi Güneydoğu ve Marmara’da atıyor
Ekonominin coğrafi merkezleri arasında Şanlıurfa, Kilis,Gaziantep, Diyarbakır ve Mardin öne çıkıyor. Özellikle Şanlıurfa’daki güvercin pazarları “güvercin borsası” olarak anılıyor. Marmara hattında ise İstanbul ve Bursa, nadir ırkların toplandığı merkezler olarak biliniyor. Bursa, özellikle Şebap ve kostüm ırklarıyla hem Türkiye içinden hem de Körfez ülkelerinden koleksiyonerleri çekiyor.
İç Anadolu’da Ankara ve Konya, Anadolu’nun oyun kuşu kültürünü yaşatırken; Ege’de Manisa ve İzmir, Hünkari ve Mısıri gibi Osmanlı kökenli hatların korunmasına ev sahipliği yapıyor.
Hobiden kültüre: Kuşlar kimliğin bir parçası
Ekonomik boyutu hızla büyüse de güvercin yetiştiriciliği Türkiye’de sadece bir ticaret değil, aynı zamanda kültürel bir miras. Anadolu’da güvercin besleme geleneği binlerce yıl öncesine dayanıyor. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde saraylardan esnaf loncalarına kadar uzanan bu merak, bugün hâlâ mahallelerde, damlarda ve dernek çatılarında sürüyor.

Kilisli yetiştirici Mevlüt Savaş: Güvercin bizim kültürümüzün devamı
Türkiye’de hızla büyüyen güvercin ekonomisi, aynı zamanda köklü bir kültürel geleneği de içinde barındırıyor. Güneydoğu Anadolu’nun birçok kentinde olduğu gibi Kilis’te de güvercin yetiştiriciliği, kuşaklar boyunca aktarılan bir yaşam biçimi olmaya devam ediyor.
Yaklaşık 60 yıldır ailesiyle birlikte güvercin yetiştiriciliği yapan Kilisli Mevlüt Savaş, bu geleneğin sadece bir hobi değil, bir kültür aktarımı olduğunu söylüyor. “Bizim için güvercin sadece bir kuş değil, kültürün devamıdır,” diyen Savaş, ailesinin üç kuşaktır bu işle uğraştığını anlatıyor. “Bu merak dedemden babama, babamdan da bana geçti. Her kuşun bir hikayesi, bir huyu vardır. Kimisi oyunuyla sevdirir, kimisi renginin asaletiyle. Güvercin yetiştirmek sabır ve sevgi ister. Bugün birçok kişi bu işi ticaret için yapıyor ama bizim için asıl olan kuşla bağ kurmaktır.”
Genç kuşçular gelenekle dijitali birleştiriyor
Mevlüt Savaş’a göre yeni nesil yetiştiriciler, geleneksel bilgiyi modern araçlarla harmanlamayı öğreniyor. “Eskiden sadece damlarda kuş uçururduk. Şimdi mezatlar internete taşındı, kuşların soy kütüğü tutuluyor. Ama bu işin özü değişmez,” diyen Savaş, güvercinin Anadolu kültüründeki yerinin hâlâ güçlü olduğunu vurguluyor.“Güvercin, barışın ve dostluğun sembolüdür,” diyen Savaş, gençlerin bu geleneği yaşatmasından memnun olduğunu da ekliyor. “Eskiden dedelerimiz kahvehanelerde kuş konuşurdu, şimdi gençler sosyal medyada paylaşıyor ama ruh aynı. Bu iş sevgi, emek ve sabır ister. Kuşunu tanımayan, sabahını onunla paylaşmayan bu dünyayı anlayamaz.”
Kilis’te güvercin kültürü hâlâ canlı
Kilis, Gaziantep ve Şanlıurfa hattı, Türkiye’deki güvercin yetiştiriciliğinin en yoğun yaşandığı bölgelerden biri. Her hafta düzenlenen küçük mezatlar, bölgedeki kuşçuların hem bilgi hem de kuş alışverişinde bulunduğu sosyal alanlar oluşturuyor.
Kültürel miras yaşayan bir topluluk
Türkiye’nin farklı bölgelerinde kurulan güvercin dernekleri, hem bu mirası koruyor hem de yeni nesilleri hobiye kazandırıyor. Bursa Mustafakemalpaşa, Ankara Hamamönü ve Urfa merkezli kulüpler haftalık mezatlar düzenleyerek yetiştiricileri bir araya getiriyor. Federasyon düzeyinde yapılan yarışlar ve festivaller de şehirlerin tanıtımına katkı sağlıyor.
Alevi-Bektaşi inancında Hacı Bektaş Veli’nin “güvercin donunda” Anadolu’ya geldiğine inanılması, kuşun kültürel anlamda derin bir saygı gördüğünü hatırlatıyor. Anadolu’nun birçok yerinde hâlâ yeni evlilere güvercin salmak, evin bereketi için damda kuş beslemek gelenek olarak yaşatılıyor.
Dijitalleşme ve turizm
Uzmanlara göre sektörün geleceği dijitalleşmede. Güvenilir dijital mezat platformları, soy kütüğü ve sağlık raporu entegrasyonu sayesinde kayıt dışılığı azaltabilir. Aynı zamanda uluslararası düzeyde görünürlük sağlayarak ihracat kapısı da açabilir.
Festival turizmi de sektörün yeni gelir alanlarından biri. Urfa, Bursa, Akhisar gibi şehirlerde düzenlenen güvercin festivalleri, hem kültürel mirasın sergilenmesini hem de şehir ekonomisine katkı sağlıyor.




