Donald Trump'ın ikinci başkanlık döneminde attığı adımlar, dünya genelinde derin endişelere yol açıyor. "Önce Amerika" sloganı etrafında şekillenen yeni dönemde, Trump'ın öngörülemez ve çoğu zaman agresif dış politika hamleleri, ABD'nin II. Dünya Savaşı sonrası kurmaya öncülük ettiği uluslararası düzeni temelden sarsıyor. Reuters'ın Washington ve dünya başkentlerinde gerçekleştirdiği röportajlar, mevcut ve eski yetkililer ile diplomatların Trump yönetiminin etkileri konusunda ciddi kaygılar taşıdığını ortaya koyuyor.

Trump'ın dış politika yaklaşımı müttefiklerde güven krizine neden oldu

İlk döneminde NATO üyelerini küçümseyen, ABD'nin dış yardımlarını azaltan ve Rusya'nın Ukrayna işgaline dair söylemleri yumuşatan Trump, ikinci döneminde bu politikaları daha da ileri taşıdı. Grönland'ı ilhak etme girişimi, Panama Kanalı'nı geri alma tehdidi ve Kanada'nın ABD'nin 51. eyaleti olması yönündeki açıklamaları, müttefik ülkeler arasında ABD'ye duyulan güvenin sarsılmasına yol açtı. Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, Trump'ın Grönland çıkışı sonrası yaptığı açıklamada, "Bu Atlantik'in öte yanında nesiller boyunca birlikte inşa ettiğimiz küresel düzenle ilgili bir mesele" ifadelerini kullandı.

Gümrük vergileri ve ekonomik baskılar küresel piyasaları etkiliyor

Trump'ın kapsamlı gümrük vergileri uygulamaya koyması, dünya ticaretinde büyük bir belirsizlik yarattı. Ticaret ortaklarını yıllardır ABD'yi "soymakla" suçlayan Trump, doları zayıflatan ve küresel ekonomik büyümede duraksama riskini artıran adımlar attı. Avrupa Birliği, ABD ile müzakerelerin başarısız olması ihtimaline karşılık uygulamaya koyabileceği karşı önlemler üzerinde çalışıyor. Almanya ve Fransa ise savunma harcamalarını artırırken, aynı zamanda ABD'ye bağımlılığı azaltacak alternatif stratejiler geliştiriyor.

ABD'nin geleneksel müttefikleri yeni arayışlara yöneliyor

Kanada, Trump döneminde ABD ile yaşadığı gerginlikler sonrası Avrupa ile ekonomik ve güvenlik bağlarını güçlendirme arayışında. Güney Kore, Trump'ın Amerikan askerlerini geri çekme tehdidine rağmen, Kuzey Kore tehdidine karşı ittifakı sürdürmek için diplomatik kanalları açık tutmaya çalışıyor. Japonya ise Trump'ın beklenmedik gümrük tarifeleri karşısında ekonomik misilleme yollarını araştırıyor.

Bazı ülkeler, ABD'nin belirsiz dış politikalarından etkilenmemek için Çin gibi alternatif aktörlerle ilişkilerini derinleştiriyor. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’in Pekin ziyareti, Avrupa-Çin iş birliğinin güçlenmesi yönünde önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Pekin yönetimi de Trump'ın uluslararası arenada bıraktığı boşlukları doldurarak kendisini yeni bir liderlik alternatifi olarak konumlandırmaya çalışıyor.

Trump'ın söylemleri yeni risk alanları oluşturuyor

Trump'ın, Tayvan konusunda Çin'e dolaylı destek sağlayabilecek söylemleri, Asya-Pasifik bölgesinde yeni güvenlik riskleri doğuruyor. Ayrıca Washington'ın Gazze'yi kontrol altına alma ve tatil beldesine çevirme önerisi gibi radikal fikirleri, uluslararası toplumda büyük tepki topluyor. Uzmanlar, Trump'ın Soğuk Savaş dönemindeki nüfuz alanı paylaşımı yaklaşımını canlandırmaya çalıştığını ancak bu girişimlerin küresel istikrara ciddi zarar verebileceğini belirtiyor.

Trump'ın ikinci döneminin geleceği belirsizlik taşıyor

Deneyimli diplomatlar, Trump'ın rotasını değiştirme olasılığının düşük olduğunu değerlendiriyor. Ancak bazıları, ABD Kongresi'ndeki Cumhuriyetçi üyelerin ekonomik riskler karşısında Trump'a baskı yapması durumunda sınırlı bir politika değişikliği olabileceğini öngörüyor. Yine de uzmanlara göre, dost ülkelerle bozulan ilişkilerin tam anlamıyla onarılması, gelecekteki yönetimlerin karşılaşacağı büyük bir zorluk olacak.

Carnegie Uluslararası Barış Vakfı'ndan kıdemli araştırmacı Aaron David Miller, "Yaşananlar henüz geri dönüşü olmayan bir noktayı geçmedi. Ancak dostlarımızla ilişkilerimize verilen zarar ve düşmanlarımızın kazançları muazzam boyutlarda olabilir" değerlendirmesinde bulundu.

Trump yönetiminin mevcut çizgide devam etmesi halinde, ABD'nin uzun yıllardır koruyuculuğunu yaptığı küresel düzenin yeniden tesis edilmesi çetin bir mücadele gerektirecek.