Dünya gazetesi yazarı Naki Bakır, bugünkü köşe yazısında Türkiye tarımının karşı karşıya olduğu derinleşen yapısal sorunlara dikkat çekti. Giderek daha stratejik bir alan haline gelen tarım sektörünün Türkiye'de uzun yıllar boyunca ihmal edildiğini vurgulayan Bakır, bu durumun sosyal patlama riskini artırdığını belirtti.

TÜİK verilerine göre, Türkiye nüfusu 1990-2024 arasında yüzde 51,7 artarken, aynı dönemde toplam tarım alanları yüzde 5,3 oranında azaldı. Bu süreçte kişi başına düşen ekilebilir arazi 4 dekardan 2,5 dekara geriledi. Tahıl ürünlerinin ekildiği alanlardaki daralma ise yüzde 11’i buldu.

Kişi başına üretim ciddi oranda azaldı

Bakır'ın analizine göre, Türkiye’nin yıllık buğday üretimi 1990’da 20 milyon tonken 2024’te 20,8 milyon ton seviyesinde kaldı. Ancak nüfus artışı nedeniyle kişi başına düşen buğday üretimi yüzde 31,4 oranında düşüş gösterdi.

Aynı dönemde kişi başına üretim arpada yüzde 26,8, nohutta yüzde 55,9, mercimekte yüzde 62,7, tütünde ise yüzde 75 oranında geriledi. Buna karşın mısır, ayçiçeği ve pamuk gibi ürünlerde artış gözlendi. Bu durum, tarımsal üretimdeki dengesizliği de gözler önüne serdi.

Net ithalatçı konuma gelindi

Tarım ürünleri dış ticaretinde de olumsuz bir tablo ortaya kondu. TÜİK verilerine göre, 2023 yılında 13,8 milyar dolarlık tarım ürünü ithalatına karşılık sadece 9,6 milyar dolarlık ihracat yapıldı. 2024 yılında dış ticaret açığı 1,5 milyar dolara inse de, yılın ilk iki ayında açık yeniden yükselerek 741,6 milyon dolara ulaştı.

İşlenmiş gıda ürünlerinde Türkiye net ihracatçı konumda görünse de, bu ürünlerin büyük ölçüde ithal hammaddeye dayanması nedeniyle ihracatın katma değeri sınırlı kalıyor.

Yatırım teşviklerinde tarımın payı düşük

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı verilerine göre, 2012 yılından bu yana düzenlenen yatırım teşvik belgeleri kapsamında tarım sektörünün aldığı pay yalnızca yüzde 1,3 oldu. Bu belgelerle planlanan istihdam içinde tarımın payı ise yüzde 1,8 düzeyinde kaldı.

Küçük aile işletmelerinin hakim olduğu sektörde yatırımların sınırlı kalması, tarımsal verimliliğin artırılmasını da zorlaştırıyor.

Yapısal sorunlar çözüm bekliyor

Naki Bakır’ın aktardığı uzman görüşlerine göre, sektörün en temel sorunları arasında iklim koşullarına bağımlılık, sulama altyapısının yetersizliği, aşırı girdi maliyetleri, yanlış arazi kullanımı ve finansmana erişim eksikliği öne çıkıyor.

Ayrıca, miras yoluyla parçalanan tarım arazileri verimliliği düşürürken, üretim planlamasındaki eksiklikler çiftçilerin zarar etmesine yol açıyor. Çiftçilerin örgütsüzlüğü ve pazarlama kanallarındaki aracılar da hem üreticinin hem de tüketicinin mağduriyetine neden oluyor.

Tarım politikaları yeniden ele alınmalı

Türkiye'nin stratejik önemi her geçen gün artan tarım alanında karşı karşıya olduğu sorunlar, yalnızca ekonomik değil, sosyal ve ulusal güvenlik açısından da kritik öneme sahip. Naki Bakır’ın değerlendirmesi, tarım sektörünün kapsamlı bir reform ve etkin destek politikaları ile yeniden yapılandırılması gerektiğine işaret ediyor.