Organik tarımda Türkiye’nin en güçlü markalarından biri haline gelen Elite Naturel, küçük bir aile işletmesinden doğarak global pazarda söz sahibi bir üreticiye dönüştü. CEO Çağrı Eşmekaya, şirketin 27 yıllık yolculuğunu, çiftçiden tüketiciye uzanan sürdürülebilirlik vizyonunu ve yeni yatırım planlarını Endeks24’e anlattı.

Elite Naturel’in kuruluş hikayesini ve bugüne kadar kat ettiği yolu bizimle paylaşır mısınız?

1998 yılında küçük bir aile şirketi olarak kurulan Elite Naturel, o yıllarda sadece altı çalışan ve üç ürünle, yalnızca yurt içi pazarında yer alıyordu. Daha sonra Amerika’da yapılan araştırmalar neticesinde organik pazarındaki potansiyeli fark ettik ancak ülkemiz özelinde aşılması gereken iki önemli engel vardı. Bir tanesi, insanların “organik” kavramının anlamını ve faydalarını bilmemeleriydi. Ancak insanlar zamanla organiğin ne olduğunu öğrenmeye ve günlük hayatlarında organik ürünler aramaya başladı. Elite Naturel olarak bu süreçte önemli bir rol oynadık. Diğer bir sorun ise organik meyve bulmadaki zorluklardı. Bunun için Elite Organik Projelerini (EOP) hayata geçirdik.

EOP’lerden önce çiftçiler organik tarımın ne olduğunu ve faydalarını, her ne kadar onlar için daha kârlı olsa da bilmiyorlardı. Üstelik tarımdan kazanılan gelir, topraklarını ekip biçmeye yetmiyordu. Özellikle 1980’lerden sonra bu yetersizlik; köylümüzün topraklarını, bağ ve bahçelerini bırakarak şehirlere göç etmesine sebep oldu. “Çiftçiyi dönüştür, dünyayı değiştir” ilkesiyle EOP’leri kurmaya başladık ve her bir çiftçiyle özel olarak ilgilendik. Onlara, Almanya merkezli organik denetim ve sertifikalandırma kuruluşu Kiwa BCS Öko-Garantie GmbH ile uzmanlık konusunda destek olduk, bilgi birikimimizi hizmetlerine sunduk. Köy köy dolaşarak ücretsiz organik eğitimler verdik. Çiftçilere organik tarımı A’dan Z’ye öğrettik. Sonra onlara organik tohumları, gübreleri ve bütün gerekli materyalleri sağladık. Bunu yaparken yerel üreticilere de destek vermiş olduk. Ayrıca onlara finansal anlamda da destek olduk: faizsiz sermaye sağladık. Gidemediğimiz bölgelerdeki çiftçileri, ulusal gazetelere ilanlar vererek programımıza katılmaya davet ettik. EOP programını devlete de sunarak yalnızca teşvik kanalını açmadık, aynı zamanda hazine arazilerinin organik tarım alanı olarak kullanılması için gerekli lisansları da aldık. Bütün bunların sonucunda; dört milyon kilometre kareyi aşan konvansiyonel tarım arazisine organik sertifikası almayı başardık. Yani projemizdeki çiftçilerimizin ürünlerine değer kattık ve onların hayatlarına ufak da olsa dokunmuş olduk. Çiftçilerin kendilerini finansal anlamda daha güvende hissetmeleriyle proje bölgelerindeki göç oranını azalttık.

Böylece kuruluşumuzdan bugüne kadar geçen 27 yıllık süreçte; bu küçük aile şirketine 10 şehir, 18 proje, 8000’den fazla çiftçi, dört milyondan fazla sertifikalı organik tarım alanında yetişen 60 bin tondan fazla organik meyve ekleyerek kocaman bir aile olduk.

Başarımızın sırrı topraktan şişeye kadar hizmet sağlamamızda yatıyor. Tohumların ekilişinden meyve sularının şişelenişine kadar bütün süreci kendimiz yönetiyoruz. Ziraat mühendislerimiz sık sık arazilere giderek incelemeler ve testler yapıyor. Kiwa BCS Öko Garantie de denetim için düzenli olarak projelerimizi ziyaret ediyor. Arazilerimizdeki toprak, orada yetişen her ağaç ve meyve, son olarak bu meyvelerden sıkılmış su için ve her şişelenmiş son ürün için sertifika almak zorundayız. Yani bu, her adımımızın denetlendiği anlamına geliyor. Bu sayede ürünlerimize sonsuz güven duyuyoruz ve onları dünyanın her yerinde özgüvenle sunabiliyoruz.
Elite Naturel CEO’su Çağrı Eşmekaya

2024 yılını finansal ve operasyonel anlamda nasıl tamamladınız? 2025 yılı şu ana kadar beklentilerinizi nasıl karşılıyor?

Yurt dışı pazarlarda yaşanan tüm küresel ekonomik zorluklara rağmen 2024 yılı üretim, ihracat ve sürdürülebilirlik alanlarında güçlü adımlar attığımız ‘verimli bir yıl’ oldu. Yıl boyunca 14,5 milyon litreye yakın organik meyve suyu ürettik. Ürünlerimizi 20 ülkeye ihraç ederek, global pazarda organik ve doğal ürünlerin önemini vurgulamaya devam ettik. 2024 yılında yaklaşık 8000 çiftçimizle iş birliği yaparak, yerel üreticilerimizin güçlenmesine katkı sağladık. Finansal açıdan da başarılı bir yılı geride bıraktık. Ciro bazında %42 büyüme kaydederken, ihracat gelirlerimiz %32 arttı.

Polatlı’daki tesisimizde hayata geçirdiğimiz yeni yatırımlar ile yaş sebze ve meyve işleme kapasitemizi yıllık 30 bin tondan 45 bin tona çıkardık. Bunun yanı sıra 15 bin ton konsantre meyve suyu üretme kapasitesine sahip yeni tesisimizi devreye aldık. 2024 yılında tamamlanarak devreye alınan Freez Dry ve Air Dry kurutma tesisleri sayesinde yılda yaklaşık 228 ton kuru meyve ve sebze atıştırmalıkları üretebilecek kapasiteye ulaştık. Söz konusu tesiste üretilecek atıştırmalıklar ağır metal ve pestisit içermeyen katma değeri yüksek ürünlerden oluşuyor. Üretilecek atıştırmalık ürünlerde, hammadde tedarikinden nihai ürüne kadar yüksek düzeyde izlenebilirlik sağlanması hem kalite güvence süreçleri hem de ihracat pazarlarındaki regülasyonlara uyum açısından stratejik önem taşıyor. Sağlıklı atıştırmalık ürünlerimiz ile özellikle 2025 yılı ikinci yarısından itibaren ciddi ihracat geliri elde etmeyi hedefliyoruz.

Geçen yıl ayrıca Adana Yumurtalık’ta bulunan plantasyon tesislerimizin alt yapısını tamamlayarak, tarımsal faaliyetlere başladık. Yine meyve ağacı dikimi ve meyve bahçesi olarak kullanılmak üzere Yozgat ilinde bulunan yaklaşık 450 dönüm büyüklüğündeki arazi 30 yıllığına belediyeden kiralayarak plantasyon sahamızı daha da genişlettik. Yozgat’taki plantasyon sahasının bir kısmı organik tarıma uygun hale getirilerek karpuz ve çilek fidelerinin dikimine başlandı. Yozgat tarım sahasının gerek ağır metallerden gerekse pestisitlerden uzak kalmış bir bölge olması nedeniyle bu bölgede yetiştirilen ürünleri özellikle kurutulmuş atıştırmalık üretiminde kullanacağız.

Şirketimiz, 2024 yılında çok önemli bir başarıya imza atarak, ABD merkezli Regenerative Organic Alliance grubu tarafından meyve, sebze ve bitki türü için Rejeneratif Organik Sertifikasına layık görüldü. Gururla ifade etmek isterim ki Elite Naturel, meyve suyu üretiminde ülkemizde bu belgeyi almaya hak kazanan ilk ve tek firmadır.

2025 yılı için sürdürülebilirlik ve global genişleme odaklı bir strateji benimsedik. İhracatın ve organik çiftlik ağının genişletilmesi, dijitalleşme ve yeni ürün lansmanları, ana gündem maddelerimiz arasında yer alıyor. Tabii Polatlı’da hayata geçirdiğimiz fabrika yatırımına da ayrıca önem veriyoruz.

Bu yıl hem üretim kapasitemizi hem de sürdürülebilirlik projelerimizi daha da genişleterek büyümeyi hedefliyoruz. Şirketimiz ayrıca, halka açıldığı günden bugüne, 3 yıl üst üste nakit kâr dağıtımı yaparak, Borsa İstanbul Temettü endeksine girmiştir. Yeni ürün satışlarının sağlayacağı ivmenin 2025 yılı faaliyet sonuçlarımızı da olumlu yönde etkilemesini bekliyoruz.

Şirketinizin önümüzdeki 5 yıllık vizyonu ve stratejik hedefleri nelerdir? Elite Naturel’i bu süreçte nerede konumlandırıyorsunuz?

Sürdürülebilirlik ve global genişleme odaklı büyüme stratejimiz kapsamında; önümüzdeki 5 yılda şirketimizin ABD, Avrupa, Asya ve Uzak Doğu’daki marka bilinirliğini ve ihracat gelirlerini artırmayı, sürdürülebilir tarım modelleri, katma değerli ve inovatif ürünlerimiz ile organik gıda pazarının büyümesine daha fazla katkıda bulunmayı hedefliyoruz. 5 yıllık vizyonumuz çerçevesinde; en önemli hedefimiz, ihracatta liderlik ve ihracat gelirlerimizi büyüterek ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasına destek olmak. Doğru teşvik politikaları, etkili bilgilendirme çalışmaları ve erişilebilirlik dengesi kurulduğunda Türkiye’nin organik pazarda çok daha büyük bir rol üstlenebileceğini düşünüyoruz. Yerli tüketimdeki artış kadar ihracatta da katma değeri yüksek bir sektör olarak, organik tarımın geleceği oldukça parlak görünüyor.

Ar-Ge birimimiz sürekli olarak yeni ürünler geliştirmek için çalışıyor. Kimya ve gıda mühendislerimiz dünyadaki akımları takip ederek yeni ürünler buluyorlar. Sürekli bir icat çıkarıp, meyveye bir şekilde katma değer kazandırmayı başarıyorlar. Başarımız da bu yenilik heyecanımızdan geliyor zaten. Sürekli deneyerek, yanılarak, tekrar deneyerek ürünlerimizde mükemmelliği sağlıyoruz. Meyveyle ilgili aklınıza gelebilecek her şeyi yapmak için çalışıyoruz.

Ayrıca yurt içi ve yurt dışı satış gelirlerimizi artırarak istikrarlı ve güçlü bilanço yapımızla şirketimizin geleceğine inanarak ortak olan tüm yatırımcılarımızın güvenine layık olmaya çalışacağız.

İhracat faaliyetlerinizden ve mevcut pazarlardan söz eder misiniz? Yakın gelecekte hedeflediğiniz yeni pazarlar veya bölgeler var mı?

Elite Naturel olarak ihracat odaklı çalışıyoruz ve üretimimizin yüzde 84’ünü ihraç ediyoruz. Avrupa pazarıyla rekabet edebilmek için kalite, sürdürülebilirlik ve sertifikasyon alanlarında son derece güçlü bir altyapıya sahibiz. Türkiye'nin iklimsel avantajları, toprak zenginliği ve coğrafi konumu bu anlamda büyük bir avantaj sunuyor. Geçen yıl ürünlerimizi 20 ülkeye ihraç ederek, global pazarda organik ve doğal ürünlerin önemini vurgulamaya devam ettik. Türk organik ürünlerine özellikle Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya pazarlarında her geçen gün artan bir talep olduğunu net bir şekilde gözlemliyoruz. Elite Naturel olarak geçen yıl 35 milyon dolardan fazla ihracat geliri elde ederken, ABD ihracatta en önemli pazarımız olarak önemini korudu.

Gelecek dönemde de yeni ürünlerimizle Türkiye’nin organik gıda alanındaki potansiyelini dünya sofralarına taşımaya devam edeceğiz.

Yaklaşan döneme ilişkin yatırım planlarınız ve öne çıkarmak istediğiniz projeleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?

Elite Naturel olarak 1998’den beri ‘Sürdürülebilirlik, İzlenebilirlik, Esneklik ve Düşük Maliyet’ hedefi ile organik ürünler yetiştiriyoruz. Organik ve izlenebilir tohumlarımızı temiz ve tarım ilacı karıştırılmamış verimli topraklarla buluşturuyoruz. 8 bin 200’den fazla sözleşmeli ve eğitimli çiftçimiz ile birlikte meyve ve sebzelerimizi tarlalarımızdan özenle topluyor, toplanan ürünlerimizi işleme tesislerimizde işliyor ve güvenle paketliyoruz. Kimyasal veya katkı maddesi eklemediğimiz meyve ve sebzelerimizin tarladan nihai ürüne kadar olan yolculuğunu, temiz bir şekilde tamamlayarak sağlıklı gıda üretimine katkıda bulunuyoruz. Aynı zamanda yerel üreticilerle doğrudan iş birlikleri kurarak sürdürülebilir tarımı teşvik ediyoruz.

Kuruluşumuzdan bugüne kadar sağlıklı gıda üretimi alanında önemli yatırımlara imza attık. Geçen yıl altyapısını tamamlayarak tarımsal faaliyetlere başladığımız Adana Yumurtalık’ta bulunan plantasyon tesislerinin ardından yine 2024 yılında şirket bünyesine katılan Yozgat’ta yer alan plantasyon sahasına ilişkin çalışmalarda son aşamaya geldik. Meyve ağacı dikimi ve meyve bahçesi olarak kullanılmak üzere Yozgat ilinde bulunan yaklaşık 450 dönüm büyüklüğündeki araziyi 30 yıllığına kiraladık. Böylece plantasyon sahamızı daha da genişlettik. Yozgat plantasyon sahamızın en önemli özelliği; uzun yıllardır doğallığını korumuş ve ağır metallerin etkisinden uzak kalmayı başarmış bir saha olması. Sahanın organik tarıma ve ürün yetiştirmeye uygun hale getirilmesi için çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam ediyor. Ayda birkaç defa Yozgat iline giderek plantasyon sahasındaki çalışmaları yerinden takip ediyorum. Arazinin yaklaşık 25 dönümünün ürün ekimine hazır hale getirilmesinde çalışmalar son aşamaya geldi. Birkaç hafta içerisinde fide dikimine hazır hale geleceğini tahmin ediyoruz. İlk etapta, 160 bin adet Albion çilek fidesi dikmeyi hedefliyoruz. Yetiştirilen çileklerin tamamını kendi üretimimizde kullanmayı planlıyoruz. Ağır metallerden korunmuş olması nedeniyle bölgede yetiştireceğimiz çilekleri özellikle kurutulmuş atıştırmalık üretiminde değerlendirmek istiyoruz.

Elite Naturel olarak, organik tarımda 766 bin hektarlık geniş arazilerde, sürdürülebilir üretim anlayışı ve yüksek kalite standartlarıyla sektörde fark yaratıyoruz. Yeni yaş sebze-meyve işleme tesisimiz ile yıllık üretim kapasitemiz 45.000 tona yükseldi. Organik tarım yaptığımız plantasyon sahalarımızı genişleterek bu alandaki gücümüzü daha da pekiştirmeyi hedefliyoruz. 2024 yılında deneme üretimleri başarılı olan kuru atıştırmalıkların yurt dışında büyük market zincirlerinde satışı konusunda önemli görüşmeler içerisindeyiz. Yeni anlaşmalar ile yurt dışı pazarlardaki varlığımızı ve pazar payımızı daha da büyütmek istiyoruz.

Organik tarım sektörünü hem dünyada hem de Türkiye özelinde nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’nin organik tarım konusundaki gelişimini nasıl görüyorsunuz?

Sağlıklı beslenme bilincinin artması, pestisit ve kimyasal gübre kullanımına ilişkin endişeler, sürdürülebilir kalkınma planları ve devlet destekleriyle birlikte organik tarım sektörü dünyada hızla büyüyor. Ülkemiz özelinde ise organik gıda sektörü son yıllarda hem üretim hem de tüketim açısından önemli bir ivme kazandı. Sağlıklı yaşam arayışı, sürdürülebilirlik bilinci ve doğaya duyarlı tarım uygulamaları konusunda artan farkındalık, organik ürünlere olan ilgiyi büyüttü. Ancak bu büyüme, hâlâ potansiyelin gerisinde. Mevcut üretici altyapısı güçlü ama iç pazarda erişilebilirlik ve bilinirlik açısından daha fazla yatırım ve iletişime ihtiyaç var.

En büyük avantajımız, zengin biyoçeşitliliğe sahip verimli topraklarımız ve dört mevsimi kapsayan iklim yapımız. Bu da çok çeşitli ürünlerin organik yöntemlerle yetiştirilebilmesine olanak sağlıyor. En büyük engel ise sürdürülebilir destek politikalarının sürekliliği ve iç pazarda tüketici bilincinin hâlâ sınırlı olması. Ayrıca küçük ölçekli üreticilerin sertifikasyon sürecine erişimi hâlâ zorlayıcı olabiliyor.

Doğru teşvik politikaları, etkili bilgilendirme çalışmaları ve erişilebilirlik dengesi kurulduğunda Türkiye’nin organik pazarda çok daha büyük bir rol üstlenebileceğini düşünüyoruz. Yerli tüketimde artış kadar ihracatta da katma değeri yüksek bir sektör olarak, organik tarımın geleceği oldukça parlak görünüyor.

Avrupa pazarıyla rekabet edebilmek için kalite, sürdürülebilirlik ve sertifikasyon alanlarında son derece güçlü bir altyapımız var. Türkiye'nin iklimsel avantajları, toprak zenginliği ve coğrafi konumu bu anlamda büyük bir avantaj sunuyor.

Elite Naturel olarak 20'den fazla ülkeye ihracat yapıyoruz ve Türk organik ürünlerine özellikle Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya pazarlarında her geçen gün artan bir talep olduğunu net bir şekilde gözlemliyoruz.

Organik tarımı; yalnızca bir üretim modeli değil, aynı zamanda doğaya, insana ve geleceğe karşı sorumluluk bilinciyle şekillenen bir yaşam felsefesi olarak değerlendiriyoruz. Elite Naturel olarak bu felsefeyi büyütmeye ve hem yerel üreticiye hem de global tüketiciye değer katmaya devam edeceğiz.

Tüketicilerin organik ürün tercih ederken dikkat etmeleri gereken hususlar konusunda neler önerirsiniz?

Organik gıda olarak adlandırılan ürünler, herhangi bir katkı maddesi ya da dışarıdan herhangi bir kimyasal kullanmadan, sadece organik ve hayvansal gübrelerle yetiştirilen ürünler olarak tanımlanıyor. Son yıllarda tüketiciler nezdinde sağlıklı ürünlere yönelik artan farkındalık ve bilinçlenmeyle birlikte organik gıda sektörü de hem ülkemizde hem dünya genelinde hızla büyüyor. Ancak burada sahte ürünlere karşı dikkatli olmak gerekiyor. Öncelikle doğal ve organik kavramları konusunda kamuoyunda bir kafa karışıklığı söz konusu. Doğal ve organik kavramları her zaman için aynı anlamları taşımaz. Çeşitli ürünlerin üzerinde belirtilen doğal kelimesi, o gıdaların organik olduğunu göstermez. Bir ürünün organik etiketini taşıyabilmesi için yetkili kurumlar tarafından denetlenmiş olması ve organik ürün sertifikasına sahip olması gerekir.

Organik ürünlerin nasıl anlaşılacağı veya tüketicilerin sahte ürünlere karşı dikkat etmesi gereken noktalara gelince; öncelikle organik logosuna bakılmalıdır. Gıdaların üzerindeki etiketler, ürünün organik olup olmadığını gösterir. Türkiye’de organik ürünler Tarım ve Orman Bakanlığı onaylı sertifikaya sahip olmak zorunda. Üründe Organik Tarım logosu ve sertifikalandıran kuruluşun adı bulunmalı. Ayrıca tüketiciler Lot numarası ve izlenebilirlik koduna mutlaka dikkat etmeli. Ürünlere ait sertifikalar, ürünün tamamen doğal yöntemlerle üretildiğini, hiçbir zararlı madde kullanılmadığını, geri dönüşümünün kolay olduğunu ve ekolojik dengeyi koruduğunu belgeliyor. Tüketiciler ürün üzerindeki sertifika kodunu Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Organik Tarım Bilgi Sistemi (OTBİS) üzerinden sorgulayarak teyit edebilir.

Güvenilir satış noktalarından, zincir marketlerin organik reyonları, organik pazar yerleri veya doğrudan üreticiden almak da sahte ürünlere karşı korunmak açısından önemli bir husus. Eğer internetten alışveriş yapıyorsanız mutlaka satıcının sertifika bilgisine dikkat edin. Çünkü organik ürün maliyeti yüksek olduğu için ucuz bir organik ürün büyük olasılıkla gerçek olmayabilir.

Ambalaj üzerinde üretici bilgisi, sertifika kuruluşu, üretim yeri açıkça yazmalı. Organik ürünler genellikle daha küçük, şekilsiz ve doğal görünümlüdür. Aşırı parlak, tek tip ürünler şüphe uyandırabilir. Organik ürünlerin tat ve kokusu daha yoğun ancak raf ömrü kısadır.