ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Beyaz Saray’da düzenlenen ortak basın toplantısıyla Gazze için 20 maddelik yeni bir barış planı açıkladı. Büyük ölçüde İsrail lehine hazırlanan plan, Hamas’ın silah bırakmasını, rehineleri serbest bırakmasını ve yönetimi devretmesini şart koşuyor.

Uluslararası toplumun ve Arap dünyasının desteğini arkasına alan Trump, Hamas’a diplomatik baskıyı artırırken, planın uygulanabilirliği bölgesel dengeleri yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyor.

Hamas’a uluslararası baskı artıyor

Plan kapsamında, Hamas’ın birkaç gün içinde rehineleri teslim etmesi, tüm silahlarını bırakması ve yönetimi uluslararası denetimli teknokratlara devretmesi gerekiyor. Bu teknokratların, Trump ve İngiltere’nin eski başbakanı Tony Blair'in liderliğindeki bir kurul tarafından seçileceği belirtiliyor.

Planın en dikkat çeken yönlerinden biri ise Gazze güvenliğinin Arap ve Müslüman ülkelerden oluşacak bir koalisyon tarafından sağlanacak olması. Bu da Hamas’a doğrudan askeri baskı olmasa bile bölgesel destek eksikliğini hissettirebilir.

İsrail kalıcı varlığını sürdürecek

Plan yürürlüğe girdiğinde İsrail, Gazze sınırındaki askeri varlığını sürdürecek. Buna karşılık Gazze’de yaşayan Filistinlilerin topraklarında kalmasına ve isteyenlerin geri dönmesine izin verilecek. Ayrıca İsrail, Gazze’yi ilhak etmeyecek ve yeni yerleşim birimleri kurmayacak.

Bu tavizler, Netanyahu’nun kendi koalisyonundaki sertlik yanlısı ortaklarının taleplerinden geri adım attığını gösteriyor. Buna rağmen Netanyahu, Filistin devletini tanımayı kesin bir dille reddetti.

Filistinli tutukluların serbest bırakılması dikkat çekiyor

Plan kapsamında İsrail’in yüzlerce Filistinli tutukluyu serbest bırakması öngörülüyor. Bu isimlerin önemli bir bölümü ömür boyu hapis cezası almış kişiler. İsrail kamuoyunda bu adım tepki çekerken, Filistin tarafında "zafer" olarak yansıtılabilir.

Hamas, bu kazanımları öne çıkararak planı kendi tabanına kabul ettirmeye çalışabilir. Ancak uzmanlar, Hamas’ın planı kabul etse bile etkinliğini kaybedeceğini ve uluslararası denetim altına gireceğini vurguluyor.

Arap ülkelerinin desteği Hamas’ı zorluyor

Planın açıklanmasının ardından Türkiye, Katar, Mısır gibi Hamas’la doğrudan ilişki içinde olan ülkeler dahil olmak üzere birçok Arap ve Müslüman ülke olumlu mesajlar verdi. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya ve Pakistan gibi ülkeler de desteklerini açıkladı.

Bu geniş destek ağı, Hamas’ın manevra alanını iyice daraltıyor. İran ve Hizbullah gibi başlıca müttefiklerinin son dönemde zayıflamış olması da Hamas’ın pozisyonunu daha da kırılgan hale getiriyor.

Filistin devleti hâlâ belirsiz

Trump’ın planında “iki devletli çözüm için güvenilir bir yol” ifadesine yer verilse de somut bir takvim bulunmuyor. Bu durum, Filistin devletinin kurulması konusunda İsrail’e esneklik tanıyor. Netanyahu’nun planı kabul etmesine rağmen Filistin devletine karşı çıkması, bu belirsizliği güçlendiriyor.

Batı Şeria ise planın dışında bırakıldı. Arap yetkililere göre, bu durum İsrail’in baskısıyla metinden çıkarıldı.

Sonuç: Hamas köşeye sıkıştı ama ret riski sürüyor

Plan Hamas için ciddi tavizler içeriyor ve uluslararası destek nedeniyle reddedilmesi zor görünüyor. Ancak içerdiği koşullar, örgütün mevcut yapısını sürdüremeyeceğini net şekilde ortaya koyuyor.

İki yıldır süren savaşta ağır kayıplar veren Hamas, içeride halk desteğini korumaya çalışırken dışarıda siyasi yalnızlıkla karşı karşıya. Bu denklemde, Trump’ın barış planı sadece Gazze için değil, tüm bölge dengeleri için kritik bir dönemeç olabilir.