İran, 1979 İslam Devrimi’nden bu yana en ciddi siyasi ve ekonomik krizlerinden birini yaşıyor. Birleşmiş Milletler’in (BM) yaptırımları yeniden devreye sokmasıyla ülke, hem içerde artan öfkeyle hem de dışarıda büyüyen savaş ihtimaliyle karşı karşıya.

Yaptırımlar İran’ı yalnızlaştırıyor

BM, Avrupa ülkeleri İngiltere, Fransa ve Almanya’nın girişimiyle İran’a yönelik yaptırımları yeniden uygulamaya koydu. Bu karar, Tahran’ın nükleer programı konusunda yıllardır süren anlaşmazlığı çözmekte başarısız kalmasının ardından geldi. Yeni yaptırımlar; petrol, bankacılık, finans, silah ambargosu ve uranyum zenginleştirme faaliyetlerini kapsıyor.

İranlı yetkililer, yaptırımların ülkeyi daha da sert bir nükleer çizgiye iteceğini savunuyor. Ancak artan ekonomik baskılar ve İsrail’in olası saldırı tehditleri, Tahran’ın manevra alanını daraltıyor.

İsrail saldırı ihtimali endişeleri artırıyor

Haziran ayında İsrail ve ABD’nin nükleer tesislere yönelik saldırıları, Tahran’da şok etkisi yaratmıştı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump, İran’ın uranyum zenginleştirmeye devam etmesi halinde yeni saldırılardan çekinmeyeceklerini açıkladı. Bu durum, Batı ile diplomatik temasların geleceğini daha da belirsiz hale getirdi.

Ekonomik çöküş halkın öfkesini büyütüyor

İran halkı, yıllardır süren yaptırımlar ve kötü yönetim nedeniyle zaten zorluk içinde. Resmî enflasyon %40 seviyesinde olsa da gerçek rakamların daha yüksek olduğu belirtiliyor. Riyalin değer kaybı ve yükselen gıda fiyatları, geniş kesimlerde öfkeye yol açıyor.

Tahranlı öğretmen Şima’nın sözleri, halkın kaygılarını özetliyor: “Zaten geçim sıkıntısı çekiyoruz. Daha fazla yaptırım, daha fazla ekonomik baskı demek. Nasıl hayatta kalacağız?”

Tahran’da yönetici elitler bölünmüş durumda

İran’daki yönetici elitler, mevcut krize karşı nasıl bir yol izleneceği konusunda bölünmüş görünüyor. Bir kesim daha sert bir duruşu savunurken, diğerleri bunun rejimin çöküşünü hızlandırabileceğinden endişeli. Bazı karar vericiler ise “savaş yok, anlaşma yok, görüşmeler sürsün” stratejisinin en az zararlı seçenek olduğunu düşünüyor.

Çin desteği belirsizleşiyor

Son yıllarda İran ekonomisinin en önemli dayanağı Çin olmuştu. Ancak BM yaptırımlarının yeniden devreye girmesiyle bu desteğin sürdürülebilirliği de sorgulanıyor. İran, hem ekonomik izolasyon hem de halkın artan protesto ihtimali nedeniyle tarihi bir dönemeçte bulunuyor.