Mehmet Y. Yılmaz'ın bugünkü T24 köşe yazısında yer alan iddialara göre Can Holding çevresinde yürütülen soruşturmada, sigara kaçakçılığı gelirleriyle ilişkilendirilen ve 2020–2025 arasına yaygınan “suç geliri” miktarının 61 milyar dolara ulaştığı; grup satın alımlarında 800 milyon dolarlık bir transferin sorgulandığı öne sürüldü. Yılmaz, savcılık ve MASAK raporlarına dayandırdığı tespitleri aktarırken, paranın elden mi yoksa bankalar aracılığıyla mı dolaşıma sokulduğu, varlık barışı uygulamaları ve soruşturmanın gecikmesi gibi pek çok soruyu gündeme taşıdı.

Savcılık ve MASAK iddiaları öne çıktı

T24 yazarı Mehmet Y. Yılmaz, savcılığın MASAK raporlarına dayanarak Can Holding çevresinde “suç gelirlerinin aklanması”na ilişkin tespitlerde bulunduğunu aktarıyor. Yazıda grup tarafından yapılan yüksek tutarlı şirket alımlarının (örnekler arasında Bilgi Üniversitesi, Doğa Koleji, bazı medya kuruluşları ve Tekfen hissesi) soruşturma kapsamına alındığı, bazı yöneticilere gözaltı ve Turgay Ciner hakkında yakalama kararı verildiği hatırlatılıyor. Savcılığın iddiası, Ciner Grubu’nun bazı satın alımları örgüt faaliyeti kapsamında suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklamak amacıyla gerçekleştirdiği yönünde.

800 milyon dolar transferi ve bankacılık sorusu

Yılmaz, köşe yazısında en çarpıcı sorulardan birini şöyle formüle ediyor: 800 milyon dolarlık paranın bavulla taşınamayacağı, büyük ihtimalle bankalar aracılığıyla transfer edildiği ve Türk bankalarının bu büyüklükte bir transferin kaynağını nasıl sorgulamadan gerçekleştirebildiğinin merak uyandırdığı belirtiliyor. Yazara göre bu transferin izlenmesi ve şüpheli işlemlerin tespiti soruşturmanın merkezinde yer alıyor.

Varlık barışı uygulaması ve zamanlama çelişkisi

Yılmaz, 2023’te sona eren varlık barışı gibi düzenlemelerin soruşturma içindeki rolünü de tartışmaya açıyor. Köşe yazısında MASAK raporlarında Can Holding’in 2020’de varlık barışından yararlandığına dair ifadeler olduğunu aktarıyor ve “varlık barışından yararlanan para nasıl beş yıl sonra kara para şüphesiyle ilişkilendirilebiliyor” sorusunu yöneltiyor. Yazar, kara para kuşkusunun varlık barışı koruması dışında kaldığını ama soruşturmanın zamanlaması ve gecikmesi hakkında belirsizlikler bulunduğunu vurguluyor.

Operasyonun ölçeği ve olası siyasi-bürokratik bağlantılar

Yılmaz, iddia edilen kaçakçılığın ölçeğini örneklerle somutlaştırıyor: yıllara yayılan milyarlarca dolarlık gelirin fiziksel ve lojistik boyutu, depolama, nakliye ve personel zincirleri üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini yazıyor. Ayrıca köşe yazısında, böylesi büyük çaplı bir organizasyonun siyasi ve bürokratik koruma olmadan yapılamayacağı; soruşturmanın siyasi ayağı ve düzenleyici kurumların rolünün de aydınlatılması gerektiği savunuluyor.

Ne bilinmeli ve takip edilecek noktalar

Mevcut durumda iddialar savcılığın ve MASAK raporlarının aktarıldığı şekilde kamuoyuna yansımış bulunuyor. Henüz iddianame veya yargılama aşamasına dair ayrıntılar kamuoyuyla paylaşılmadığı için kesin hükümlere varmak mümkün değil. Haber, Yılmaz’ın T24’de yayımlanan köşe yazısındaki değerlendirmeleri çerçevesinde aktarılmıştır; ileri doğrulama ve resmi belgelerle teyit edilmeden iddialar soruşturma makamlarının açıklamalarıyla karşılaştırılmalıdır.

Kaynakça ve atıf

Haber, T24 yazarı Mehmet Y. Yılmaz’ın bugünkü köşe yazısında yer alan değerlendirmelere ve köşe yazısında atıf yapılan savcılık ile MASAK iddialarına dayandırılarak hazırlanmıştır.