Türkiye ekonomisi 2025’in ilk çeyreğinde yıllık bazda yüzde 2, çeyreklik bazda ise yüzde 1 oranında büyüdü. Dünya Gazetesi yazarı Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, bugünkü köşe yazısında bu düşük büyüme oranlarının ciddi bir yavaşlamaya işaret ettiğini vurguladı. Gürsel’e göre, iç talepteki daralma ve net ihracat dışındaki tüm harcama kalemlerindeki zayıflama, ekonomideki ivme kaybını açıkça ortaya koyuyor.

Hane halkı ve yatırımlar frene bastı

2024’ün son çeyreğinde yüzde 3 olan yıllık büyüme oranı 2025’in ilk çeyreğinde yüzde 2’ye geriledi. Gürsel, harcama kalemlerine bakıldığında bu düşüşün nedeninin açık olduğunu belirtiyor:

  • Hanehalkı tüketimi: Yüzde 3,9’dan yüzde 2’ye düştü

  • Yatırım harcamaları: Yüzde 6,1’den yüzde 2,1’e geriledi

  • Kamu tüketimi: Yüzde 1,6’dan yüzde 1,2’ye indi

Bu üç ana kalemdeki gerileme, iç talebin büyük ölçüde zayıfladığını ve ekonomideki motor güçlerin durma noktasına geldiğini gösteriyor.

Çeyreklik büyüme kamu ve ihracatla ayakta

Çeyrekten çeyreğe büyümede de benzer bir tablo var. 2024’ün son çeyreğinde yüzde 1,7 olan büyüme oranı 2025’in ilk çeyreğinde yüzde 1’e indi. Gürsel, bu düşüşün özellikle hanehalkı tüketimi ve yatırımlardaki gerilemeden kaynaklandığını vurguluyor.

  • Hanehalkı tüketimi çeyreklik bazda yüzde 0,4 azaldı

  • Yatırımlar yüzde 1,4 geriledi

Buna karşın kamu harcamaları çeyreklik bazda yüzde 0,2’den yüzde 2,1’e yükselerek büyümeye sınırlı ama anlamlı bir katkı sundu. Ancak asıl destek net ihracat kanadından geldi:

  • İhracat yüzde 3,9 arttı

  • İthalat yüzde 1,1 azaldı

Gürsel, uzun süredir dış ticaretin büyümeye olumsuz katkı verdiğini hatırlatarak, bu eğilimin tersine dönmesinin sürpriz olduğunu ancak nedenini tam olarak çözümleyemediğini belirtiyor.

Yüzde 4,5 hedefi hayal mi?

Orta Vadeli Program’da 2025 yılı için yüzde 4,5’lik büyüme hedeflenmişti. Ancak Gürsel, ilk çeyrek verileri ışığında bu hedefin gerçekçi olmadığını söylüyor. İç talepteki zayıflama ve sıkı para politikasının devam etmesi, yıl sonu büyümesinin yüzde 3’ün altında kalma olasılığını güçlendiriyor.

Merkez Bankası'nın temmuz ayında faiz indirimine başlaması beklense de Gürsel, yüksek reel faiz ve kredi kısıtlamalarının devam edeceğine işaret ederek ekonomide hızlı bir toparlanmanın mümkün olmadığını vurguluyor.

Ekonomi durma noktasına mı geliyor?

Net ihracatın büyümeye pozitif katkısı süreklilik kazanmazsa, Gürsel’e göre Türkiye ekonomisi durma noktasına gelebilir. Asıl soru ise siyasal sabrın ne kadar süreceği. “Enflasyonla mücadelenin bedeli iktidarın umduğundan çok daha ağır çıktı” diyen Gürsel, ileride alternatif arayışların gündeme gelebileceğini ima ediyor.