Forbes’un 1987’de yayımladığı ilk küresel milyarderler listesinde yalnızca 140 kişi vardı. Bugünse sayı 3.000’i aştı ve toplam servetleri 16 trilyon doları buldu. Bu dramatik artış, sadece servet dağılımındaki eşitsizliği değil, aynı zamanda vergi adaletini de yeniden gündeme taşıyor.

Süper zenginler en az vergi ödeyenler

Ekonomi profesörü Gabriel Zucman, küresel nüfusun en tepesindeki yüzde 0,0001’in servetinin yılda ortalama yüzde 7,1 arttığını, buna karşılık ortalama yetişkin için bu oranın yüzde 3,2’de kaldığını belirtiyor. Zucman’a göre “süper zenginler yalnızca en çok servete sahip değil, aynı zamanda en az vergi ödeyen kesim.”

ABD’de yapılan bir araştırma, 2018-2020 arasında en zengin 400 Amerikalının toplam etkin vergi oranının yüzde 23,8 olduğunu ortaya koydu. Aynı dönemde orta gelirli kesim yüzde 30, en yüksek gelirli çalışanlar ise yüzde 45 vergi ödedi.

Servet vergilerinin geri dönüşü tartışılıyor

1980’lerde OECD ülkelerinin yarısında uygulanan servet vergileri, bugün yalnızca İspanya, Norveç ve İsviçre’de devam ediyor. Ancak buralarda toplanan gelirler sınırlı. Zenginlerin mobilitesi, ülkelerin bu vergilerden vazgeçmesine yol açıyor. Bazı ülkeler, süper zenginleri çekmek için cazip vergi rejimleri geliştiriyor. Örneğin Birleşik Arap Emirlikleri ve İtalya yeni düzenlemelerle varlıklı kesimi ülkeye davet ediyor.

Buna karşın Zucman, 1 milyar doların üzerinde servete sahip olanlar için küresel ölçekte yüzde 2 vergi uygulanmasını öneriyor. Bu öneri G20’de tartışıldı ancak uzlaşma sağlanamadı.

Vergi adaleti siyasi ve ahlaki bir mesele

Uzmanlar, süper zenginlerin vergilendirilmesinin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda politik ve ahlaki bir hesaplaşma olduğunu vurguluyor. Servet vergilerinin yönetimi ve uygulanması zorluklarla dolu olsa da, gelir dağılımındaki uçurum bu tartışmayı canlı tutuyor.