İsviçre Merkez Bankası (SNB), süper güçlü frankın deflasyonist etkileriyle mücadele ederken rezerv politikasında dikkat çekici bir değişikliğe gitti. Banka, ikinci çeyrekte 5,06 milyar İsviçre frangı değerinde yabancı para alımı yaparak son üç yılın en büyük müdahalesine imza attı. Ancak bu kez alışılmadık olan nokta, alımların neredeyse tamamının euro üzerine yoğunlaşması oldu.
Euro doları geride bıraktı
SNB bilançosu, rezervlerde euronun payının yüzde 39’a yükselerek 2020’den bu yana ilk kez doların önüne geçtiğini ortaya koydu. Doların payı ise yüzde 37’de kaldı. Bu durum, SNB’nin dolar yerine euroyu tercih ettiğini ve kur politikasında yön değişikliğine gittiğini gösteriyor.
Societe Generale stratejisti Olivier Korber, bu adımı “SNB’nin euro/frangın aşırı değerlenmesini engellemeye odaklandığının işareti” olarak değerlendirdi. Zira frankın dolar karşısında nisan ayından itibaren yükselişini sürdürmesine rağmen euroya karşı uzun süre sabit kalması, bankanın müdahalesini büyük ölçüde euro alımlarına kaydırdığını kanıtlıyor.
Ticaret gerilimi dolar alımlarını sınırlıyor
ABD ile İsviçre arasında gümrük vergileri üzerinden süren gerilim, SNB’nin dolar tercihinden uzaklaşmasının bir diğer nedeni. Washington’un Ağustos ayında İsviçre mallarına yüzde 39 gümrük vergisi getirmesi, para birimi müdahalelerinde “manipülasyon” suçlaması riskini artırmış durumda. Bu nedenle, İsviçre’nin agresif dolar alımlarına yönelmesi hem siyasi hem de ekonomik açıdan daha zor hale geliyor.
SNB, Maliye Bakanlığı ve ABD Hazine Bakanlığı ortak açıklamasında döviz müdahalelerinin rekabet amacıyla değil, fiyat istikrarını korumak için yapıldığını vurguladı. Ancak analistlere göre bu açıklama, bankanın euroya odaklanmaya devam edeceğini ve dolar/frangın piyasaya daha serbest bırakılacağını işaret ediyor.
Küresel rezerv dengeleri değişebilir
IMF verilerine göre dünya genelinde 13 trilyon dolarlık döviz rezervinin yüzde 56’sı hâlen dolar cinsinden tutuluyor. İsviçre’nin rezerv tercihlerinde yaptığı bu kayma, diğer merkez bankalarının da benzer bir strateji izleyip izlemeyeceği sorusunu gündeme getiriyor.
SNB’nin euro ağırlıklı alımları yalnızca para birimi bileşimini değil, yatırımların dağılımını da etkiliyor. Banka, rezervlerinin üçte ikisini devlet tahvillerinde, yaklaşık yüzde 25’ini ise hisse senetlerinde tutuyor. Bu portföyde ABD şirketleri büyük bir paya sahip. Dolayısıyla, rezervlerin yeniden dengelenmesi küresel piyasalarda da hissedilebilir sonuçlar doğurabilir.