İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), İsrail’in 2025 yılı başında Batı Şeria’daki üç mülteci kampından yaklaşık 32 bin Filistinliyi zorla yerinden ettiğini açıkladı. Kuruluş, sürecin savaş suçu ve insanlığa karşı suç kapsamında değerlendirilebileceğini belirtti. HRW, ‘‘Demir Duvar Harekâtı’’ sırasında gerçekleşen uygulamalarla ilgili acil uluslararası önlem çağrısı yaptı.
Yerinden edilmelerin boyutu netleşiyor
HRW, Cenin, Tulkarim ve Nur Şems kamplarından çıkarılan ailelerin geri dönüşlerinin engellendiğini ve yüzlerce yapının yıkıldığını bildirdi. Grubun 105 sayfalık raporunda, operasyonlarda 850’den fazla yapının yıkıldığı veya ağır hasar gördüğü, BM değerlendirmesine göre bu sayının 1.460’a ulaştığı belirtildi. Araştırmacı Melina Ansari, Reuters’a yaptığı açıklamada hiçbir ailenin 10 ay sonra dahi evlerine dönemediğini söyledi.
Askeri operasyonlara ilişkin açıklamalar sürüyor
İsrail ordusu, Reuters’a yaptığı açıklamada sivil altyapının militanlar tarafından kullanılmaması için yıkımların gerekli olduğunu ifade etti. Ancak bölge sakinlerinin ne zaman geri dönebileceğine dair bilgi verilmedi. HRW’nin görüştüğü 31 yerinden edilmiş kişi, ev baskınları, hoparlörlü insansız hava araçlarıyla iletilen tahliye emirleri ve buldozerle yıkımların yaşandığını anlattı.
Bölgedeki güvenlik dinamikleri ağırlaşıyor
Raporda, 7 Ekim 2023’ten sonra Batı Şeria’daki şiddetin belirgin biçimde arttığı, İsrail güçlerinin yaklaşık 1.000 Filistinliyi öldürdüğü ve yargılamadan gözaltı uygulamalarının genişlediği kaydedildi. BM, yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik en az 264 saldırı gerçekleştirdiğini ve bunun izleme kayıtlarının başladığı 2006’dan bu yana en yüksek aylık sayı olduğunu bildirdi. HRW, İsrail’in operasyon gerekçelerinde toplu sınır dışı uygulaması veya geri dönüş yasağına ilişkin açıklama bulunmadığını belirtti. Örgüt ayrıca hükümetlere, ilgili yetkililere yönelik hedefli yaptırımlar ve silah satışlarının askıya alınması gibi uluslararası hukuka dayalı adımlar atılması çağrısında bulundu.
Haber, HRW’nin bulguları ile İsrail’in resmî açıklamaları arasındaki farkın sahadaki etkileri üzerinden şekillenen sürece ışık tutuyor.




