ABD Senatosu’na sunulan yeni yasa tasarısı, Rusya’dan enerji ithal eden ülkelere %500’e varan gümrük vergisi getirmeyi öneriyor. Türkiye ve Avrupa Birliği'nin birçok üyesi doğrudan hedef alınan ülkeler arasında yer alıyor.

Cumhuriyetçi Lindsey Graham ve Demokrat Richard Blumenthal tarafından desteklenen yasa, Rusya'yı Ukrayna’da müzakereye zorlamayı amaçlıyor. Ancak teklif, yalnızca Moskova’yı değil, Rus enerji ürünlerini tüketmeye devam eden ülkeleri de cezalandırmayı hedefliyor.

Yasa ne öneriyor?

Tasarı, Rusya’dan petrol, doğal gaz, uranyum ya da petrokimya ürünleri satın alan ülkelere en az %500 oranında gümrük vergisi uygulanmasını öngörüyor. Bu kapsamda, Rus yakıtlarını kullanan herhangi bir ülke potansiyel yaptırım hedefi haline geliyor.

Yasa aynı zamanda Rus şirketleriyle mali işlemleri de yasaklayarak Kremlin’e yönelik kapsamlı ekonomik baskı kurmayı amaçlıyor. İkincil yaptırımlar, yalnızca Rusya ile değil, onunla iş yapan ülkelerle de ticaret yapmayı riske sokuyor.

Türkiye gaz merkezi olma yolunda

Türkiye, Rusya’dan doğal gaz alımında kritik bir aktör. MaviAkım ve TürkAkım boru hatları üzerinden Türkiye’ye yılda yaklaşık 40 milyar metreküp gaz ulaştırılıyor. Aynı hatlar üzerinden Avrupa’ya da ciddi miktarda enerji taşınıyor.

Ankara ile Moskova arasında Türkiye’nin bir doğal gaz merkezi haline gelmesine yönelik görüşmeler devam ederken, bu yasa tasarısı Türkiye'nin bu pozisyonunu riske atabilir. ABD’nin önerdiği yaptırımların hayata geçmesi, hem Türkiye'nin enerji tedarikini hem de ticaretini ciddi şekilde etkileyebilir.

Avrupa’da bağımlılık hâlâ yüksek

Avrupa Komisyonu’nun tüm Rus enerjisinden 2027’ye kadar çıkma hedefi olsa da birçok ülke hâlâ Rus gazına muhtaç. Macaristan, Slovakya, Bulgaristan gibi ülkeler boru hatları üzerinden Rus gazı alımını sürdürüyor.

Fransa, Belçika, Hollanda gibi ülkeler ise Rus LNG’si alımında 2023'te artış gösterdi. AB’nin bazı üyeleri Rus yapımı nükleer reaktörlerde kullanılmak üzere Rus yakıtı ithal etmeye devam ediyor. Bu tablo, tasarının geçmesi halinde birçok Avrupa ekonomisinin ABD ile ticaretinde büyük kayıplar yaşayabileceğini gösteriyor.

Uygulama sorunları ve Trump’ın rolü

Tasarı, Başkan’a "ulusal güvenlik" gerekçesiyle belirli ülkelere 180 günlük muafiyet tanıma yetkisi veriyor. Ancak bu muafiyet tamamen Başkan’ın takdirinde olacak. Bu durum, özellikle Trump’ın yeniden seçilme ihtimaliyle birlikte Avrupa başkentlerinde büyük belirsizlik yaratıyor.

Brüksel, yaptırımlar konusunda ABD ile koordineli çalışmayı tercih ediyor ancak %500’lük vergiler, AB içindeki ticari dengenin sarsılmasına neden olabilir. Komisyon, bu konuda şimdilik temkinli ve yorum yapmaktan kaçınıyor.

Riskler yüksek, çözüm belirsiz

Graham-Blumenthal tasarısı henüz yasalaşmamış olsa da, 81 Senatörün desteğini almış durumda. Bu da, teklifin geçme olasılığını güçlendiriyor. Eğer yürürlüğe girerse, Türkiye gibi Rusya ile enerji ilişkileri güçlü olan ülkelerin ihracat pazarları önemli darbe alabilir.

ABD'nin Çin’in “gölge filosu” üzerinden Rus petrolü alımına verdiği tepki, aynı zamanda Pekin-Moskova eksenine karşı küresel bir ekonomik baskı hamlesi olarak görülüyor. Ancak bu hamlenin yan etkileri, müttefik ülkelere yönelik büyük bir ekonomik kırbaç olabilir.