Türkiye gazetesi yazarı Prof. Dr. Emre Alkin, ABD Başkanı Donald Trump’ın ekonomi ve dış politika alanındaki adımlarının, dünya genelinde siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklara yol açtığını belirtti. Alkin, ABD’nin iç dinamikleriyle sınırlı kalmayan bu politikaların, gelişmekte olan ülkelerde özellikle altın yatırımları üzerinden önemli etkiler doğurduğunu ifade etti.

Kurumsal denge ve meşruiyet vurgusu

Trump’ın, devletteki atamalardan ticaret savaşlarına, merkez bankalarıyla yaşadığı gerilimlerden dış politika hamlelerine kadar birçok alanda kurumsal dengeyi zorladığını belirten Alkin, “Liderler yasalardan güç alsa da, bu gücün kullanım biçimi meşru olmalıdır” ifadelerini kullandı. Alkin, liderliğin sadece irade değil, aynı zamanda ikna kabiliyeti ve kurumlarla uyum içinde hareket etme becerisiyle sürdürülebilir olacağını vurguladı.

Dış politikada belirsizlik: Rusya, İran, İsrail

Yazısında ABD’nin dış politikasına da değinen Alkin, Trump’ın Rusya ile tarafsız bir denge kurma çabalarının sonuçsuz kaldığını, İran’la başlatılan istikşafi görüşmelere rağmen İsrail’in Suriye’deki adımlarının bölgede gerilimi artırdığını belirtti. Türkiye’nin enerji projeleri üzerinden yaşadığı İsrail baskısına dikkat çeken Alkin, bu durumun ileride ikili ilişkilerde yeni gerilimleri tetikleyebileceğine işaret etti.

Altın yükseliyor, ama yatırımcılar temkinli olmalı

Alkin, Trump yönetiminin yol açtığı belirsizlik ortamında yatırımcıların güvenli liman olarak altına yöneldiğini, ancak bu yükselişin kalıcı olmayabileceğini ifade etti. Gelişen ülkelerde altın yatırımı yapanların genellikle kazançlı çıktığını hatırlatan Alkin, ons bazında yatırım yapanların ise dikkatli olması gerektiğini söyledi. “Altın dolar bazında değer kaybetse bile, yerel para birimleri dolar karşısında daha hızlı değer yitirdiği için yatırımcı kazançlı çıkıyor. Ancak bu durum her zaman geçerli olmayabilir” dedi.

1980-2007 örneği: Tarihsel hatırlatma

1980 yılında İran-Irak Savaşı sırasında altının ons fiyatının ilk kez 600 doları geçtiğini hatırlatan Alkin, savaş ve siyasi belirsizliklerin altın fiyatlarında geçici sıçramalar yarattığını, fakat uzun vadede ciddi değer kayıplarının yaşandığını aktardı. Bu fiyat seviyesinin yeniden aşılmasının tam 27 yıl sürdüğünü belirten Alkin, “Bugün de benzer bir süreç yaşanabilir” uyarısında bulundu.

Geleneksel yatırım eğilimi ve altındaki potansiyel riskler

Alkin, Türkiye’den Hindistan’a, Güneydoğu Asya’dan Latin Amerika’ya kadar birçok gelişen ülkede vatandaşların tasarruflarını ağırlıklı olarak altın ve gayrimenkul gibi varlıklarda değerlendirdiğini, bu davranışın Batı ülkelerinde görülmediğini ifade etti. Ancak mevcut koşullarda doların küresel olarak zayıfladığı ve gelişmekte olan ülkelerde döviz kurlarının baskılandığı bir ortamda altın fiyatlarında ani düşüşlerin (realizasyonların) tüm yatırımcıları olumsuz etkileyebileceğini vurguladı.

Sistemli değişim değil, keyfî müdahale

Trump’ın danışman ekibinin niteliksizliği nedeniyle pek çok kararın keyfî şekilde alındığını belirten Alkin, “ABD şirketleri artık sadece kendi topraklarında üretim yapacak” şeklindeki söylemlerin kolayca hayata geçirilemeyeceğini belirtti. Bu tür iddialı ekonomik planların, geçmişte Çin gibi ülkeleri hedef alırken bölgesel ve küresel krizleri beraberinde getirdiğini hatırlattı.

Liderliğin sınırları ve tarihi bedeller

Alkin’e göre bir liderin gücü, diğer kurumsal unsurlarla uyum içinde hareket edebildiği sürece etkili olur. Aksi durumda, devletin bütün yapısı zorlanır ve liderin meşruiyeti tartışmalı hale gelir. Bu durumun tarih boyunca birçok örneği bulunduğunu ifade eden Alkin, gücü baskı yoluyla kullanan liderlerin uzun vadede başarısız olduğunu, toplumlara da ağır bedeller ödettiğini vurguladı.