Küresel piyasalar haftaya jeopolitik tansiyonun etkisinde başladı. ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine gerçekleştirdiği saldırı, Orta Doğu'daki gerginliği tırmandırırken, petrol piyasalarında yeni bir arz şoku ihtimalini gündeme taşıdı. Bu gelişmeler, özellikle enerji fiyatlarında yukarı yönlü hareketleri beraberinde getiriyor.
Brent petrolün varil fiyatı Ocak ayından bu yana ilk kez 75 doların üzerine çıktı ve yeni haftaya da yükselişle başladı. İran’ın günde yaklaşık 3,3 milyon varillik üretiminin yarısını ihraç etmesi, küresel arz dengesi açısından önemli bir risk oluşturuyor. En büyük korku ise, dünya petrol arzının yaklaşık %20’sinin geçtiği Hürmüz Boğazı’nın kapanması.
Analistler, bu senaryonun şimdilik düşük ihtimal olduğunu vurgulasa da, piyasalarda volatilite ve güvenli limanlara yönelme eğilimi artmış durumda.
NATO zirvesi Trump’ın gölgesinde
Brüksel’de bu hafta düzenlenecek NATO zirvesi, ittifakın savunma harcamaları ve siyasi dengeleri açısından belirleyici olabilir. ABD eski Başkanı Donald Trump’ın NATO’ya yönelik eleştirileri, bu zirvede birçok kararı etkiliyor. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, müttefiklerin savunma harcamalarını GSYİH'nin %5’ine çıkarmasını önerdi.
Yeni plan, klasik askeri harcamalara ek olarak siber güvenlik, askeri altyapı yatırımları ve lojistik kapasiteyi de kapsıyor. Bu hedefin %3,5’i geleneksel savunma için, %1,5’i ise altyapı ve siber alanlar için ayrılacak.
İspanya dışındaki üyeler bu plana büyük ölçüde destek verirken, Ukrayna lideri Zelenskiy’nin yalnızca zirve öncesi akşam yemeğine katılması dikkat çekiyor. Bu durum, toplantının içeriğinden çok Trump’ı memnun etme çabalarının öne çıktığı eleştirilerine neden oluyor.
Powell piyasaları yönlendirecek
ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell’ın Salı ve Çarşamba günleri Kongre’de yapacağı sunumlar, yatırımcılar açısından büyük önem taşıyor. Powell’ın, “anlamlı enflasyon düşüşü” ifadesinden ne anladığı, piyasalardaki faiz indirimi beklentileri için kritik olacak.
Haziran ayı toplantısının ardından Powell, mal fiyatlarında enflasyonun tarifeler yoluyla artabileceğine işaret etmişti. Ayrıca Orta Doğu’daki gerilimin enflasyon üzerindeki potansiyel etkileri de gündeme gelebilir.
Hafta sonu açıklanacak PCE (Kişisel Tüketim Harcamaları Fiyat Endeksi), Fed’in en çok önemsediği enflasyon göstergesi olarak, faiz kararları açısından doğrudan belirleyici olabilir. İlk çeyrek GSYİH verisi ise ekonominin hız kesip kesmediğini gösterecek.
Japonya’da uyumlu para-fiskal politika yatırımcıyı yatıştırıyor
Geçen ay Japonya’da tahvil faizleri, yatırımcıların ihalelere olan düşük ilgisi ve Başbakan’ın Yunanistan benzetmesi nedeniyle rekor seviyelere çıkmıştı. Ancak Japonya Merkez Bankası (BOJ) ve Maliye Bakanlığı’nın koordineli adımları bu baskıyı hafifletti.
BOJ, getiri eğrisindeki dengesizlikleri gidermek için süper uzun vadeli tahvillerin alımını artırırken, Maliye Bakanlığı ise bu segmentteki ihraçları azaltma kararı aldı. Bu uyum, piyasadaki oynaklığı azalttı.
BOJ Başkanı Kazuo Ueda ise, artan fiyat baskılarına dikkat çekerek, bu yıl içinde daha fazla sıkılaşmanın mümkün olduğunu belirtti. Tokyo Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) verileri, bu söylemin ne kadar ciddi olduğunu test edecek.
Küresel PMI verileri büyüme konusunda ipucu verecek
Pazartesi günü açıklanacak PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) verileri, küresel büyüme dinamiklerine dair net sinyaller verebilir. Euro bölgesinde Mayıs ayında hizmet sektöründe yaşanan daralma, bölge ekonomisinin dirençli yapısını sorgulatmaya başladı. Nisan ayında 50,4 olan PMI, Mayıs’ta 50,2’ye geriledi. 50 seviyesinin altı, daralma sinyali veriyor.
İngiltere’de ise hizmet sektörünün yeniden büyüme bölgesine dönmesi, ülke ekonomisi adına olumlu bir gelişme olarak öne çıkıyor. ABD’de açıklanacak PMI verileri de, resesyon sinyalleri veya dayanıklılık açısından dikkatle takip edilecek.
Piyasalarda temkinli hava hakim
Bu hafta yaşanacak gelişmeler, piyasalarda belirsizliğin ve dalgalanmanın yüksek kalmasına neden olabilir. Enerji fiyatları, enflasyon beklentileri ve jeopolitik gelişmeler, yatırımcıların yön bulmasını zorlaştırıyor.
Powell’ın söylemleri, NATO kararları ve ekonomik veriler, yılın ikinci yarısına ilişkin risk algısını büyük ölçüde şekillendirecek. Piyasalarda güvenli liman talebi artabilir, teknoloji ve enerji hisseleri ise odakta kalmaya devam edebilir.