Türkiye Gazetesi yazarı Prof. Dr. Emre Alkin, bugünkü köşe yazısında, küresel ölçekte derinleşen ekonomik sorunların kaynağını, serbest piyasa ilkeleriyle çelişen siyasi tercihlere bağladı. Alkin, liberal demokrasinin ve serbest piyasanın birlikte işlediği 1990’ların ardından, özellikle 11 Eylül sonrası güvenlikçi politikaların ekonomideki yapısal dengeleri bozduğunu vurguladı.
Siyasi müdahaleler piyasa dinamiklerini zayıflatıyor
Alkin’e göre, iktidarların beka söylemini ön plana çıkarması, kamu harcamalarının artmasına ve kamu açıklarının büyümesine neden oldu. Bu durumun doğal sonucu olarak serbest piyasanın sağlıklı işleyişi bozuldu. Artan enflasyon ve hayat pahalılığı, tüketici davranışlarını çarpıttı; insanlar ihtiyaç duymadıkları mal ve hizmetleri dahi bir an önce satın alma refleksi geliştirdi.
İktidarların yapısal sorunları derinleştirici etkisi
Yazısında, hükûmetlerin artık “devlet” gibi davranarak bütün siyasi, ekonomik ve sosyal alanları kontrol altına almaya çalıştığını belirten Alkin, bu durumun demokratik kurumları ve toplumsal rızayı ikinci plana ittiğini söyledi. Kamusal kaynakların rasyonel kullanımından ziyade iktidarda kalma hedefiyle yapılan politikaların ekonomiye zarar verdiğini ifade etti.
Gelecekte ekonomik değil, çevresel ve sosyal riskler ön planda
Prof. Dr. Alkin, Dünya Ekonomik Forumu verilerine de atıf yaparak, önümüzdeki 10 yılın en önemli risklerinin artık ekonomik değil çevresel ve toplumsal nitelikte olacağını belirtti. Aşırı hava olayları, biyolojik çeşitlilik kaybı ve dezenformasyon gibi riskler, iktidarların çözemeyeceği kadar büyük sorunlar haline geliyor. Bu koşullarda, serbest piyasa kurallarının uygulanabilirliğinin de kalmadığına dikkat çekti.
Demokratik meşruiyet olmadan ekonomi düze çıkmaz
Alkin’e göre, çoğunluğun oyunu alarak iktidara gelenlerin mutlak güç sahibi gibi davranması, iktisadi ve sosyal dengeleri daha da bozan bir unsur. Kararların kanuna uygun ve meşru gerekçelerle alınmaması, yatırım güvenliğini ve toplumsal barışı tehdit ediyor. Ekonomist kimliğiyle değerlendirme yapan Alkin, çözümün ya liberal demokrasiye dönüşte ya da kontrollü otoriterlikte olduğunu, üçüncü bir seçenek olmadığını söyledi.