Dünya Gazetesi yazarı Emrah Lafçı, bugünkü köşe yazısında Türkiye borsasına dair dikkat çeken tespitlerde bulundu. Lafçı’ya göre, yatırımcılar artık Borsa İstanbul’daki hisse performanslarını ekonomik verilerle değil, gündelik hukuki ve siyasi gelişmelerle analiz ediyor.
Lafçı, “Ekonomi kanalı ‘out’, haber kanalı ‘in’” diyerek, yatırımcı psikolojisindeki değişimi özetliyor. Özellikle 19 Mart sonrası dönemde, yatırım kararlarını fiyat/kazanç oranı ya da net kâr marjı gibi klasik parametreler değil; kayyım atamaları, hukuki süreçler ve seçim gündemleri belirliyor.
2025 yılı Borsa İstanbul’un seyri açısından “kitaplara geçecek” bir örnek olarak tanımlanıyor. 2 Ocak sabahı dolar bazında 279 olan BIST 100 endeksi, 17 Mart’ta 297 dolarla yılın zirvesini gördü. Ancak 24 Eylül itibarıyla endeks değeri 271 dolara geriledi. Bu da yıl başına göre yaklaşık %3’lük bir kayba işaret ediyor.
Yüksek risk, düşük getiri: Taş, kurbağaya değmedi
Lafçı, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yatırım riskinin doğal olarak yüksek olduğunu, ancak bu riskin karşılığında yeterli getirinin sağlanamadığını vurguluyor. Yatırımcının deyim yerindeyse attığı taş, artık ürküttüğü kurbağaya değmiyor. Dolar bazında getirisi eksiye düşen BIST için “bırakın kazancı, eldeki sermaye de eriyor” tespiti yapılıyor.
Son iki haftada yaşanan gelişmelerin risklerin hâlâ canlı olduğunu gösterdiğini belirten Lafçı, sonbaharla birlikte ortamın daha da gerilebileceğini ve bu nedenle borsa yatırımının cazibesinin azaldığını ifade ediyor.
Küresel risk algısı gelişmiş ülkelere de sıçradı
Emrah Lafçı’nın analizine göre sadece gelişmekte olan piyasalar değil, gelişmiş ülkeler de artık daha yüksek bir risk algısıyla karşı karşıya. Özellikle ABD hisse senetlerine yatırım yapan yabancı yatırımcıların, artık sadece hisse riski değil, doların değer kaybı riskine karşı da korunma (hedge) arayışında olduğu belirtiliyor.
Financial Times’a atıfla paylaşılan veriler çarpıcı: 2024 yılı başında hedge oranı %0 olan yatırımcıların %80’i, son 3 ayda dolar pozisyonlarını korumaya almış. Çünkü dolar endeksi yıl başından bu yana yaklaşık %10 değer kaybetmiş durumda. Lafçı, bu durumun küresel ekonomideki kırılganlığın ve sistemsel risklerin bir sonucu olduğunu ifade ediyor.
Dolar neden zayıflıyor, yatırımcı neden yönünü değiştirdi?
Lafçı, doların zayıflamasına neden olabilecek olası faktörleri ise şöyle sıralıyor:
-
ABD’nin yüksek borçluluğu
-
Doları zayıflatarak ihracatta rekabet avantajı yaratma çabası
-
Rusya-Ukrayna savaşı sonrası Batı'nın Rus varlıklarını dondurması ve bu nedenle küresel yatırımcıların dolara olan güveninin sarsılması
Bu değişken ortamda, yatırımcının sadece bir finansal enstrümanın değil, aynı zamanda o enstrümanın yer aldığı ülkenin para biriminin performansını da dikkate almak zorunda olduğunu belirtiyor. Riskleri yönetmek artık sadece portföy çeşitlendirmesiyle değil, aynı zamanda kur riskini de gözeterek mümkün olabiliyor.