ABD Başkanı Donald Trump’ın ikinci döneminde en büyük dış politika önceliğinin Çin olacağı belirtiliyor. Star Gazetesi yazarı Fadime Özkan’ın değerlendirmelerine göre, Trump’ın Çin ile ekonomik savaşı derinleştirmesi ve Rusya ile yeni bir denge politikası geliştirmesi, küresel güç mücadelesinde yeni bir dönemin kapısını aralıyor.
ABD-Çin Rekabeti ve Artan Gerilim
Trump, ilk başkanlık döneminde Çin’i “stratejik rakip” olarak tanımlamış ve özellikle teknoloji ve ticaret alanında yaptırımlarla baskı kurmuştu. Seçim kampanyası sürecinde de Çin’den yapılan ithalata %60 oranında gümrük vergisi koyacağını vadetmişti.
Başkanlık koltuğuna yeniden oturan Trump, geçen ay başlattığı %10’luk ek gümrük vergisini 4 Mart itibarıyla %20’ye çıkardı. Bu hamle, ABD-Çin ekonomik savaşını daha da alevlendirdi. Çin Dışişleri Bakanlığı sert bir açıklamayla, “ABD ister gümrük vergisi savaşı, ister ticaret savaşı, isterse başka bir savaş türü olsun, sonuna kadar savaşmaya hazırız” yanıtını verdi.
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth de Çin’in bu meydan okumasına karşı, “Biz de hazırlıklıyız” diyerek Washington’ın geri adım atmayacağının sinyalini verdi.
Nadir Element Savaşı: Çin ve Ukrayna Faktörü
ABD-Çin rekabetinin en kritik noktalarından biri de teknoloji ve savunma sanayi için hayati öneme sahip olan “nadir toprak elementleri.”
İstatistiklere göre, dünya üzerindeki stratejik minerallerin %37’si Çin’de bulunuyor. Brezilya ve Vietnam onu takip ederken, Ukrayna %5’lik rezervle önemli bir oyuncu olarak öne çıkıyor. Ancak Forbes Ukraine’in verilerine göre, Ukrayna’nın en değerli element yataklarının %70’i Donetsk ve Luhansk bölgelerinde bulunuyor ve bu bölgeler Rusya’nın kontrolü altında.
Bu noktada, ABD’nin Ukrayna’ya verdiği desteğin perde arkasında yalnızca Rusya ile mücadele değil, nadir elementlere erişim hedefi de olduğu belirtiliyor.
ABD-Rusya Yakınlaşması ve Ukrayna’nın Durumu
Ukrayna savaşı başladığında karşı karşıya gelen ABD ve Rusya’nın, Trump’ın başkanlığıyla birlikte yakınlaşma sürecine girdiği görülüyor. Son dönemde iki ülke yetkilileri önce Riyad’da, ardından İstanbul’da bir araya gelerek diplomatik temaslarını artırdı. Büyükelçilikler yeniden açılıyor ve bekleyen diplomatik dosyalar işleme alınıyor.
Özkan’a göre, bu durum ABD ve Rusya’nın Çin’e karşı ortak bir strateji geliştirdiğine işaret ediyor. Ancak bu süreçte en büyük kaybı Ukrayna veriyor.
Trump’ın Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’ye yönelik sert tutumu da dikkat çekiyor. Oval Ofis’te Zelenskiy’yi aşağılayarak baskı yapan Trump, ABD’nin Ukrayna’ya güvenlik garantisi sağlama karşılığında nadir element yataklarının kontrolünü talep etti. Ukrayna’nın 500 milyar dolar değerindeki yeraltı kaynaklarının ABD’ye devredileceği belirtiliyor.
Bu baskıya uzun süre direnen Zelenskiy’nin sonunda Trump’a biat ettiği ve ABD’nin şartlarını kabul ettiği ifade ediliyor. Trump’ın Kongre konuşmasında, Zelenskiy’nin kendisine bir mektup gönderdiğini ve ABD’ye olan minnettarlığını dile getirdiğini açıklaması, Ukrayna’nın bu süreçte nasıl bir pozisyon almak zorunda kaldığını gözler önüne serdi.
ABD ve Rusya’nın Yeni Dengesi: Çin’e Karşı Ortak Hareket mi?
ABD ve Rusya’nın Ukrayna’daki çıkar çatışmasını bir kenara bırakıp Çin’e karşı yeni bir strateji geliştirdiği iddiaları gündemde. Putin’in, Rusya’nın da nadir toprak elementleri açısından zengin bir ülke olduğunu belirterek, ABD ile bu alanda iş birliğine hazır olduklarını söylemesi dikkat çekici bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Bu süreçte Ukrayna, hem topraklarını hem de ekonomik bağımsızlığını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Emperyalist güçlerin arasında sıkışan Ukrayna’nın, değerli yeraltı kaynaklarını ABD’ye devrederek savaştan çıkma yolunu seçtiği anlaşılıyor.
Küresel Denge Değişiyor
Trump’ın ikinci döneminde Çin’e karşı agresif bir politika izlemesi beklenirken, ABD’nin Rusya ile yeni bir iş birliği sürecine girmesi küresel güç dengesini yeniden şekillendiriyor. Ukrayna ise bu büyük güç savaşında en fazla zarar gören ülke olarak öne çıkıyor.
Önümüzdeki dönemde, Çin ve ABD arasındaki ekonomik savaşın daha da sertleşmesi ve Ukrayna’nın stratejik kaynaklarını kaybetme sürecinin hızlanması bekleniyor.