ABD Başkanı Donald Trump’ın Ortadoğu’daki Amerikalıların tahliye edileceğini açıklamasının ardından, petrol fiyatları Perşembe günü son iki ayın en yüksek seviyelerine çıktı. Piyasalarda, İran ile artan tansiyonun arzı sekteye uğratabileceği yönünde endişeler yoğunlaştı.

Brent ham petrolü, %0,2 artışla varil başına 69,92 dolara yükselirken, ABD Batı Teksas tipi (WTI) petrolü %0,3 artışla 68,37 dolardan işlem gördü. Her iki kontrat da Çarşamba günü %4’ün üzerinde değer kazanarak Nisan başından bu yana en yüksek seviyelere ulaştı.

Trump’ın tahliye mesajı piyasaları tedirgin etti

Trump, Çarşamba günü yaptığı açıklamada Ortadoğu’yu “tehlikeli bir yer” olarak nitelendirdi ve Amerikalıların bölgeden tahliye edileceğini duyurdu. Ayrıca, İran’ın nükleer silah sahibi olmasına asla izin vermeyeceklerini belirtti.

Bu açıklamaların hemen ardından Reuters, ABD'nin Irak'taki büyükelçiliğini kısmen boşaltmaya ve askeri personel ailelerini bölgeden çıkarmaya hazırlandığını bildirdi. ABD’li yetkililer ayrıca Bahreyn’deki asker ailelerinin de tahliye edilebileceğini aktardı.
ABD’nin Ortadoğu’dan tahliye kararı ve İran’la artan gerilim, petrol fiyatlarını yükselterek piyasalarda arz endişelerini gündeme taşıdı.

İran’dan sert uyarı: ABD üsleri hedef olur

İran Savunma Bakanı Aziz Nasirzadeh, nükleer müzakerelerin çökmesi ve Washington ile olası bir çatışma halinde, bölgedeki Amerikan üslerinin hedef alınacağını söyledi. Trump ise İran’a yönelik hava saldırısı tehdidini yineledi.

Bu gelişmeler, başta Irak ve Suudi Arabistan olmak üzere büyük üreticilere ev sahipliği yapan Ortadoğu’daki arz güvenliğine yönelik risk algısını artırdı. Irak, OPEC’in en büyük ikinci petrol üreticisi olarak öne çıkıyor.

Ticaret anlaşması umutları sınırlı destek sağladı

Öte yandan, ABD ve Çin arasında beklenen ticaret anlaşmasının küresel enerji talebini artırabileceğine dair umutlar da petrol fiyatlarına destek verdi. Ancak piyasalar, jeopolitik tansiyonun yarattığı baskıyı daha güçlü bir faktör olarak değerlendiriyor.

Petrol piyasaları, kısa vadede hem Ortadoğu’daki gelişmelere hem de ABD-Çin arasındaki diplomatik sürece odaklanmayı sürdürecek gibi görünüyor.