Avrupa enerji piyasası kritik bir dönemeçten geçiyor. ABD, Rusya’nın Ukrayna işgalinden sonra zayıflayan pazarını hızla devralırken, Avrupa’nın doğalgaz ithalatında yeni bir bağımlılık doğuyor. Bu hafta Milano’da düzenlenen Gastech konferansında ABD İçişleri Bakanı Doug Burgum, Avrupa’ya Rus gazını tamamen bırakma çağrısı yaptı.
Avrupa LNG ithalatında rekor artış
2025’in ilk yarısında Avrupa LNG ithalatı geçen yıla göre yüzde 25 yükselerek 92 milyar metreküpe ulaştı. Bunun yüzde 55’inden fazlasını ABD karşılarken, Rusya hâlâ yüzde 14’lük payını koruyor. Böylece Avrupa, Rus boru hattı gazındaki boşluğu büyük ölçüde Amerikan LNG’siyle doldurmuş oldu.
ABD enerji hakimiyeti stratejisi
Başkan Donald Trump’ın ikinci döneminde temel hedeflerden biri Amerikan enerji hakimiyeti olacak. Burgum, “Enerjimizi dostlarımıza satarak hem refah hem de barış getiriyoruz” sözleriyle bu stratejiyi özetledi. Avrupa Komisyonu da ABD ile enerji ortaklığını güçlendirme yönünde kararlı. İtalya ile ABD arasında yeni LNG anlaşmaları imzalanırken, Shell ve Edison gibi şirketler uzun vadeli tedarik kontratlarına yöneldi.
Farklı sesler ve sınırlı seçenekler
Macaristan ve Slovakya gibi ülkeler Rus gazına bağımlılıklarından dolayı ABD’nin baskısına karşı çıkıyor. Ancak Macaristanlı enerji şirketi MVM CEEnergy’nin Shell ile 10 yıllık doğalgaz anlaşması yapması, Rusya’ya olan bağımlılığın azaltılmaya başlandığını gösteriyor.
Yeni bağımlılığın riskleri
ABD’nin Avrupa gaz pazarındaki payının 2027’ye kadar yüzde 70-80’e çıkması bekleniyor. Bu oran Rusya’nın işgal öncesi payına yakın. Her ne kadar ABD’den enerji ithalatı daha az siyasi risk taşısa da, aşırı bağımlılık Avrupa’yı ABD’deki iklim koşulları, üretim aksamaları ve siyasi belirsizliklere karşı savunmasız bırakabilir.
Sonuç olarak Avrupa, Rusya’dan kurtulurken ABD’ye fazlasıyla bağımlı hale geliyor. Bu durum kısa vadede güvenlik sağlasa da uzun vadede enerji esnekliğini sınırlayabilir.