ABD piyasaları, yüksek tansiyonlu jeopolitik gelişmeler ve iç politikadaki mali belirsizlikler nedeniyle ciddi bir kırılganlık yaşıyor. 23 Haziran itibarıyla yatırımcılar gözünü 9 Temmuz’a çevirmiş durumda. Bu tarihte sona erecek olan ithalat tarifesi ertelemesi ve ABD’nin bütçe yasası oylaması gibi kritik gelişmeler, piyasalarda yeni bir türbülans yaratma potansiyeline sahip.

9 Temmuz’da tarifeler iki katına çıkabilir

ABD Başkanı Donald Trump’ın yılın başında uygulamaya koyduğu “karşılıklı tarifeler” politikası kapsamında tanınan 90 günlük geçici süre 9 Temmuz 2025’te doluyor. Eğer bu süre uzatılmazsa, şu an uygulanan %10’luk ithalat tarifeleri %20’ye çıkacak. Bu durum özellikle sanayi malları, çelik, alüminyum ve otomobil sektörlerinde maliyet baskısını artıracak.

Şu ana dek yalnızca İngiltere ile sınırlı bir ticaret anlaşması sağlanmış durumda. Avrupa Birliği ve Japonya ile yapılan görüşmeler tıkanmışken, Brüksel’in çok sayıda misilleme planı hazırladığı bildiriliyor. Ticaret Bakanlığı'nın yarı iletkenler, ilaçlar ve havacılık ürünlerine yönelik soruşturmalarının sonuçları da yakında açıklanacak ve yeni tarifeler getirilmesi ihtimali artıyor.

İsrail-İran savaşı petrolü etkiledi, daha fazlası gelebilir

Haziran başında ABD’nin İran’daki nükleer tesislere yönelik saldırısı ile fitili ateşlenen İsrail-İran savaşı, enerji piyasalarında dalgalanmaya neden oldu. Petrol fiyatları savaşın başından bu yana %10 arttı. Ancak 23 Haziran itibarıyla ham petrol fiyatı hâlâ 2024 ortalaması olan 80-85 dolar bandında seyrediyor.

Uzmanlara göre, İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatması veya bölgedeki enerji tesislerine saldırması durumunda petrol fiyatlarının 100 doları aşması kaçınılmaz. Bu da ABD ve küresel enflasyon üzerinde ek baskı yaratabilir.
Washington'daki New York Borsası binası önünde yatırımcılar tedirgin bekleyişte. 9 Temmuz tarifeleri ve bütçe krizi, piyasalarda yeni bir dalga yaratabilir.

ABD bütçesi alarm veriyor

Temmuz ayında Senato’da oylanması beklenen bütçe tasarısı, Kongre Bütçe Ofisi’ne göre önümüzdeki on yılda 3,3 trilyon dolarlık ek borç yaratacak. Özellikle 2017’de yürürlüğe giren vergi indirimlerinin uzatılması gibi maliyetli kalemler, kamu finansmanında ciddi açıklar oluşturacak.

Bu tablo, dolar ve ABD Hazine tahvillerine olan güveni aşındırıyor. Son haftalarda tahvil getirilerinde yükseliş, dolarda ise dalgalanma dikkat çekiyor. Uzmanlar, bu durumun yıl sonuna doğru Fed’in faiz politikasını da etkileyebileceğini belirtiyor.

Enflasyon riski sert şekilde artabilir

Mevcut tarife düzeylerinin ABD enflasyonuna 0,9 puanlık katkı yapması bekleniyor. Eğer 9 Temmuz sonrası tarifeler iki katına çıkarsa, bu katkı 0,7 puan daha artabilir. Ek olarak, petrol fiyatlarının 100 dolara yükselmesi durumunda enflasyon üzerindeki baskı 0,9 puan daha eklenebilir. Bütçenin etkisinin ise kısa vadede 0,1 puan civarında kalacağı öngörülüyor.

Tüm bu gelişmeler gerçekleşirse, ABD enflasyonu mevcut seviyesinden önümüzdeki 12 ayda 2 puana kadar artabilir. Bu durum yalnızca ABD değil, Avrupa ve İngiltere piyasaları üzerinde de dolaylı şok etkisi yaratabilir.

Piyasa iyimserliği sürdürülebilir mi?

S&P 500 gibi ABD endeksleri hâlâ zirveye yakın seyrediyor. Ancak Panmure Liberum'dan yatırım stratejisti Joachim Klement’e göre, hisse senetleri şu anda ekonomik temellerin %15 üzerinde işlem görüyor. Klement, bu ölçekteki değerleme sapmalarının geçmişte genellikle %7’lik düzeltmelerle sonuçlandığını belirtiyor.

Piyasalar, geçmişte birçok riski görmezden gelme refleksi göstermiş olsa da, 2025 yazındaki gelişmelerin çoğu hızlı ve olumsuz yönde çözülürse bu iyimserlik kırılabilir. Özellikle enflasyondaki sıçrama veya büyüme oranlarındaki zayıflama, bu kırılganlığı açığa çıkarabilir.