İspanya’dan yola çıkan üç Müslüman, 500 yıldan uzun süredir kullanılmayan tarihi bir hac rotasını at sırtında geçerek Suudi Arabistan’a ulaştı. Sekiz ay süren ve yaklaşık 8 bin kilometrelik bu zorlu yolculuk, hem fiziki sınırları hem de manevi duyguları aşan bir deneyime dönüştü.
Abdelkader Harkassi Aidi, Tarek Rodriguez ve Abdallah Rafael Hernandez Mancha, Ekim ayında başladıkları yolculukta Avrupa ve Orta Doğu’nun 11 ülkesinden geçti. Fransa, İtalya, Türkiye ve Suriye gibi durakları aşan grup, Mayıs ayında kutsal şehir Mekke’ye vardı.
8 bin kilometrelik kutsal rota
1491 yılından beri kimsenin geçmediği bu güzergâhı canlandıran üçlü, Mekke’ye ulaştıklarında gözyaşlarını tutamadı. "Kâbe'nin önündeydik ve ona dokunma fırsatımız oldu. Böylece, o 8.000 kilometre hiçbir şey olmadı," diyerek duygularını paylaştı Harkassi.
Yolculuk boyunca kar, yağmur ve zorlu coğrafi koşullarla mücadele ettiler. Ancak karşılaştıkları tarihi yapılar ve doğa güzellikleri bu zorlukları anlamlı kıldı. Özellikle Suriye’deki Halep Kalesi ve Emevi Camii, yolculuğa derin bir manevi boyut kazandırdı.
Tarihi demir yolu ve tehlikeler
Rotalarının bir kısmı, Osmanlı döneminde İstanbul ile Medine’yi birbirine bağlayan ünlü Hicaz Demiryolu ile örtüştü. Günlerce bu hattı takip eden grup, çöl sınırlarını bu sayede aştı. Ancak her şey bu kadar romantik değildi.
Bosna'da atlarını kaybeden üçlü, onları bir kara mayını bölgesinde buldu. Neyse ki, hayvanlar zarar görmeden kurtarıldı. Harkassi, bu anları anlatırken yaşadıkları endişeyi ve mucizevi kurtuluşu vurguladı.
Dayanışma ve insanlık umudu
Yolculuk sadece fiziksel bir çaba değil, aynı zamanda insanlığın güzelliklerine de şahit olunan bir süreçti. Harkassi, “Hiçbir şeyimiz olmadığında insanlar bize yemek, para, yardım sundu. Bu, ümmetin hâlâ bir olduğunu gösteriyor,” dedi.
Yolda karşılaştıkları insanlar, bozulmuş araçlarını tamir etti, atlarını besledi, onlara kapılarını açtı. Bu karşılıksız yardımlar, yolculuğun en unutulmaz yanlarından biri oldu.
Hac ibadeti manevi anlamını güçlendirdi
Mekke’ye vardıklarında Arafat’a çıkan üçlü, manevi yolculuklarının tamamlandığını hissettiklerini belirtti. Bu sıra dışı yolculuk, yalnızca üç hacının değil, inanç, dayanışma ve azim hikâyesiyle tüm dünyanın dikkatini çekti.