SAVUNMA

Türkiye F-35 üretimine yeniden dönmek istiyor!

Türkiye, ABD ile yapılacak kritik görüşmede F-35 programına dönüş ve Türk savunma sanayii firmalarının üretime katılması için adım atacak.

Abone Ol

Türkiye ile ABD arasında savunma alanında kritik bir süreç başlıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump’ın yarın Washington’daki Beyaz Saray’da gerçekleştireceği görüşmede F-35 programı masadaki en önemli başlık olacak.

Ankara, programdan çıkarılmadan önce üretim zincirinde yer alan Türk savunma sanayii şirketlerinin yeniden F-35 parça üretimine dahil edilmesini talep edecek. Ayrıca Türkiye, 40 adet F-35 ve 40 adet F-16 Viper savaş uçağı ile birlikte çeşitli mühimmatların tedariki konusunda ABD ile pazarlık yürütüyor.

Türk savunma sanayi üretimde yeniden rol almak istiyor

Türkiye, 2020’ye kadar F-35 programında aktif olarak yer aldı. Türk şirketleri gövde parçaları, aviyonik sistemler ve motor montaj süreçlerinde kritik görevler üstlenmişti. Programdan çıkarılmadan önce yaklaşık 12 milyar dolarlık üretim kapasitesine sahip olan bu firmaların yeniden sürece katılması Ankara’nın öncelikli hedefi.

Bu adımın gerçekleşmesi, hem Türk savunma sanayiinin uluslararası ekosistemini güçlendirecek hem de yüksek teknoloji üretiminde Türkiye’nin konumunu ileri taşıyacak.

CAATSA yaptırımları da gündemde

Türkiye’nin yeniden programa dönmesi için Washington yönetimi ile yapılacak görüşmede CAATSA yaptırımlarının kaldırılması da masada olacak. Ankara, yaptırımların son bulmasıyla savunma alanındaki iş birliğinin daha sağlıklı ilerleyeceğini düşünüyor.

F-35 için Türk mühendisliği

Türk firmalarının F-35 sürecine katkısı yalnızca üretimle sınırlı değil. ROKETSAN ve TÜBİTAK SAGE, uçağa entegre edilebilecek SOM-J seyir füzesini geliştirirken ASELSAN, Hassas Güdüm Kiti üzerinde çalıştı. ABD Savunma Bakanlığı da Türkiye’nin 139 parçanın üretimini 2022 sonuna kadar sürdürdüğünü duyurmuştu.

Tüm bu gelişmeler ışığında Erdoğan-Trump görüşmesi, sadece uçak alımı değil, aynı zamanda Türk savunma sanayiinin küresel ölçekte yeniden güçlü bir rol üstlenmesi açısından da kritik bir dönemeç olacak.