Çin’in sanayi kârları, Nisan ayında yükselerek ülke ekonomisinin dış ticaret gerilimleri ve iç talep zayıflığı karşısında dayanıklılığını ortaya koydu. Ulusal İstatistik Bürosu verilerine göre, Ocak-Nisan döneminde sanayi kârları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1,4 artarak 2,1 trilyon yuana ulaştı.
Yalnızca Nisan ayında kârlar, bir önceki aya kıyasla yüzde 3 artarak Mart’taki yüzde 2,6’lık artışı geride bıraktı. Bu yükseliş, 2024’ün ilk iki ayında yaşanan yüzde 0,3’lük düşüşün ardından kâr eğiliminde kalıcı bir toparlanmaya işaret ediyor.
ABD ile gerilim sürüyor, ihracat baskı altında
ABD Başkanı Donald Trump’ın Nisan başında Çin’e yönelik yüzde 145 oranında gümrük vergisi açıklamasının ardından başlayan ticaret restleşmesi, Çin’in ihracat odaklı toparlanması için önemli bir tehdit oluşturuyor.
İthalat kısıtlamaları, dış pazarlara bağımlı sektörler için riskleri artırıyor. Analistlere göre, ABD’ye yapılan ihracatın yüzde 50 düşmesi ve geçici ticaret ateşkesinin kalıcı çözüme dönüşmemesi durumunda Çin’de yaklaşık 16 milyon iş kaybı yaşanabilir.
Deflasyon baskısı şirketleri zorluyor
Fabrika fiyatlarının Nisan ayında 31’inci ay üst üste gerilemesi, şirketlerin kâr marjlarını baskılamaya devam ediyor. Nisan ayındaki düşüş, son altı ayın en sert gerilemesi olarak kaydedildi. Bu durum, ülkede süregelen deflasyonist eğilimlere dair endişeleri artırdı.
Çin yönetimi, ekonomik toparlanmayı desteklemek amacıyla faiz indirimi ve likidite enjeksiyonları gibi genişlemeci adımları devreye soktu. Mayıs ayı başında açıklanan yeni teşvik paketi, yatırımları ve tüketici güvenini canlandırmayı hedefliyor.
Kârlılık özel sektörde artarken kamuda düştü
Verilere göre kamu işletmelerinin kârları yılın ilk dört ayında yüzde 4,4 azalırken, özel sektör şirketlerinde yüzde 4,3, yabancı şirketlerde ise yüzde 2,5’lik artış kaydedildi. Endüstriyel kâr verileri, yıllık geliri 20 milyon yuanı aşan büyük işletmeleri kapsıyor.
Sonuç olarak, Çin’in sanayi üretimi küresel ve yerel ekonomik baskılara rağmen kısmi bir direnç gösterse de, kırılgan toparlanma süreci politik destek olmadan sürdürülebilir görünmüyor.