PİYASALAR

Yatırımcı psikolojisi portföy getirisini nasıl etkiliyor?

Dünya yazarı Ömer Gencal, yatırımcının risk profili ile getiri beklentisi arasındaki tutarsızlığın yatırım başarısını nasıl etkilediğini kaleme aldı.

Abone Ol

Dünya gazetesi yazarı Ömer Gencal, bugünkü köşe yazısında yatırımcıların portföy yönetimi sürecindeki en temel çelişkisine dikkat çekti: Düşük riskle yüksek getiri hedeflemek. Gencal’a göre yatırımcının beklentisiyle risk toleransı uyumsuzsa, hayal kırıklığı kaçınılmaz oluyor.

Gencal, yıllar önce çok uluslu bir portföy yönetim şirketinde üst düzey görevdeyken yaşadığı bir anekdotla yazısına başlıyor. Konservatif profil tanımı yapan bir yatırımcı, borsa yükselirken düşük riskli portföyünün getirisini yetersiz bularak şikayet ediyor. Bu durum, Gencal’a göre yatırımın en temel sorusunu gündeme getiriyor: “Ben kayıptan mı korkuyorum, yoksa kazancı kaçırmaktan mı?”

Risk profili ile beklenti arasındaki tutarsızlık

Yatırımcıların çoğu portföy danışmanlık sürecinde düşük risk tercih ettiğini belirtirken, piyasa yükseldiğinde agresif kazanç beklentisine giriyor. Gencal, bu durumu davranışsal finansın klasik bir paradoksu olarak tanımlıyor: “Konservatif yatırımcı ama agresif kazanç hedefi.” Bu yaklaşım, hız sınırlarına uyarak Formula 1 yarışı kazanmayı beklemek gibi, kulağa hoş gelen ama gerçek dışı bir senaryo.

Varlık dağılımı getirinin güvencesidir

Modern portföy teorisinin de altını çizdiği üzere, uzun vadeli getirilerin büyük çoğunluğu varlık sınıfları arasındaki dengeli dağılımdan kaynaklanır. Ancak yatırımcılar genellikle hisse senedi gibi riskli enstrümanların portföyde yer almamasını, sadece yükseliş fırsatlarını kaçırmak olarak görür. Oysa bu yapı aynı zamanda büyük düşüşlere karşı bir kalkan görevi görür.

Yatırımda gerçek başarı nedir?

Gencal’ın vurguladığı en önemli mesajlardan biri de şu: Yatırımın amacı en yüksek kazancı elde etmek değil, kişisel risk sınırları içinde istikrarlı bir büyüme sağlamaktır. Kazanma arzusu kadar, kaybetme korkusunun da yatırım kararlarını şekillendirdiğini unutmamak gerekir. Portföy yöneticisinin görevi ise sihirli kazanç formülleri sunmak değil, yatırımcının kendi tercihleri doğrultusunda sürdürülebilir stratejiler oluşturmaktır.

Kendini tanımadan portföy yönettirilmez

Yatırımcının önce kendi psikolojisini, risk iştahını ve zaman ufkunu tanıması gerektiğini belirten Gencal, portföy performansına yönelik hayal kırıklıklarının çoğunun beklentilerle ilgili olduğunu söylüyor. Gerçek başarı ise, bu beklentileri kişisel sınırlarla uyumlu hale getirmekle mümkün olabilir.

Son söz: Yelkeni rüzgâra göre ayarla

Ömer Gencal, yazısını şu cümleyle bitiriyor:
“Rüzgârın yönünü değiştiremezsin, ama yelkenini ona göre ayarlayabilirsin.”

Bu söz, yatırım dünyasında yönü kontrol edemeyeceğimiz piyasa koşulları karşısında, uyum ve farkındalıkla en doğru stratejiyi geliştirme gereğini simgeliyor.