A1 Capital’in günlük bülteninde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) temmuz toplantısında politika faizini 350 baz puan indirerek %42,5 seviyesine çekebileceği öngörüldü. Bu senaryonun temelinde, enflasyonun ana eğiliminde gözlenen düşüş ve yurt içi talepteki yavaşlama yer alıyor.
Enflasyon düşüyor, faiz indirimi masada
A1 Capital’e göre, mayıs ayında enflasyonda yaşanan gerileme ve haziran için gelen öncü veriler, Merkez Bankası’nın sıkı para politikasında gevşemeye gidebileceğinin sinyalini verdi. Bültende, “Jeopolitik risk seviyesinin azalması durumunda 350 baz puanlık bir indirim olasılığı güçleniyor” ifadesi dikkat çekti.
Ancak analize göre, jeopolitik risklerin yüksek seyretmesi halinde TCMB daha temkinli davranabilir ve faiz indirimini 150 baz puanla sınırlı tutabilir. A1 Capital, bu durumda Merkez Bankası’nın kademeli bir indirim sürecine başlayabileceğini belirtti.
Politika faizinde temkinli duruş korundu
Dünkü Para Politikası Kurulu toplantısında TCMB, politika faizini beklentilere paralel şekilde %46’da sabit bıraktı. Aynı zamanda faiz koridoru da mevcut asimetrik yapısıyla korunmuş oldu. Bu karar, piyasalar tarafından temkinli ve dikkatli bir duruşun devamı olarak yorumlandı.
Karar metninde yer alan “Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir” ifadesi, TCMB’nin ihtiyatlı tutumunu sürdürdüğünü gösterdi.
Sıkılaşma eğilimi yerini gevşeme beklentisine bırakıyor
Mart ayındaki metinlerde geçen “gerekirse tüm araçlar kullanılacaktır” ifadesi, haziran karar metninde yerini “sıkılaştırılacaktır” ifadesine bırakarak, piyasada faiz indirimi için alan açıldığı algısını güçlendirdi. Bu değişiklik, özellikle Temmuz toplantısında indirim beklentilerinin kuvvetlenmesine neden oldu.
Başkan Yardımcısı Akçay’ın daha önce yaptığı açıklamalarda da iki yol vurgulanmıştı: Ya faizler düşürülecek ya da politika faizi yüksek kalmaya devam edecekti. Ancak güncel metinler, ikinci seçeneğin devre dışı kaldığını ve kredi kısıtlamalarında bir gevşemenin yakın olmadığını ortaya koyuyor.
Enerji fiyatlarındaki dalgalanma da yakından izleniyor
Bültenin devamında, İsrail-İran geriliminin Brent petrol ve dizel fiyatlarını yukarı çektiği belirtildi. Brent fiyatları 13 Haziran’dan bu yana %10 artarak 76 doların üzerine çıkarken, dizel fiyatlarındaki artış %15’i aştı. Bu durumun özellikle Avrupa’daki tüketiciler üzerinde baskı oluşturduğu ifade edildi.
Avrupa’nın dizel ithalatına yüksek bağımlılığı, bölgede rafineri marjlarını son 14 ayın zirvesine taşırken, jeopolitik risklerin sürmesi hâlinde enerji fiyatlarında yeni bir yükseliş dalgası yaşanabileceği uyarısı yapıldı.